Keyifli okumalar...
''Bunlar kimin mezarı?'' İrem, Alaz'a dönüp merak ettiği soruyu sordu.
''Önce senden sakin olmanı istiyorum tamam mı?''
''Neden olacağım ki?''
''Bak her şeyden önemlisi ben yanındayım. Şimdi hazırsan bakalım kimin olduğuna.''
''Tamam, bakalım.''
İkili mezarların karşısına geçtiğinde İrem ne olduğunu anlayamadı. Birinde yazan ismi tanımıyordu ama diğer isim çok tanıdıktı. ''İREM ÖZBEY'' yazıyordu koca harflerle. Ölüm tarihi ise o gündü...
''Alaz...''
''Şşş...'' Alaz, İrem'in koluna girip ona sıkıca sarıldı. Bir süre sarıldıktan sonra İrem ayrılıp diğer mezara baktı. Ama isim hala tanıdık değildi.
''Alaz bu kimin mezarı?''
''O mezar... o mezar annenin mezarı güzelim.''
''Ne...'' İrem duyduğuna inanamıyordu. Kaç yıldır aradığı mezar şu an karşısında mıydı yani?
''Evet güzelim. Doğru duydun. Yıllardır aradığın ama bulamadığın mezar bu. Sen sormadan söyleyeyim. Mezar gerçek. İçinde annenin kemikleri var.''
''Nasıl olur bu?''
''Aslına bakarsan çok uzun hikaye. Bunu daha sonraya bırakalım... Annen ile yalnız konuşmak ister misin?''
''Yapar mısın bunu?''
''Buraya seni bu yüzden getirdim İrem. Yıllarca içinde kalan en büyük eksik parçanı buldum. Ondan mahrum edemem seni. Ben ileride oturuyorum. Sohbetiniz bittiğinde gelirsin.''
''Alaz!'' Alaz arkasını dönmüş giderken İrem koşup sıkıca sarıldı. Ayrılmadan sarıldı bir süre.
''Efendim güzelim?'' Alaz sıcacık gülümseyip sıkıca sarıldı o da.
''Teşekkür ederim.'' Dedi birkaç gözyaşı dökerken.
''Senin için az bile. Hadi ben anne kız arasına girmeyeyim. Konuşacaklarınız vardır.'' Ayrılıp gözyaşlarını sildi eliyle. Daha sonra ilerlemeye başladı.
''Tamam birazdan gelirim.''
Alaz uzaklaştığında yavaşça mezara ilerledi İrem. Önce kendi ismi yazılı olan mezara takıldı gözleri. Onu düşünmeyi daha sonraya bırakarak annesinin mezarının başına oturdu. Toprağı okşadı bir süre. Ne diyeceğini düşünüyordu. Aslında çoktu konuşacak şeyi. Ama dile getiremiyordu.
''Annem sonunda buldum seni... Daha doğrusu o buldu. Biliyorum iyi çocukmuş diyeceksin. Ama korkuyorum anne. Sende babamla severek evlenmiştin. Ama sonra ne oldu...O olaydan sonra bana inanmadı... Seni benim aldığımı düşündü... Hep beni suçladı... Önceden hep bana da aşkla bakardı... Beni öldüresiye dövdükten sonra kapı dışarı etti ama anne. Bende Alaz'ı seviyorum. Hem de çok seviyorum. Ama ya aynısı olursa? Ya senin gibi onu da kaybedersem? Ya da babam gibi olursa? Kafayı yiyeceğim anne düşünmekten. İki gündür onu düşünmeden bir dakikam geçmedi. Belki de yanlış düşünüyorum. Şu an inan o çocuğa diyorsun kesin. Ama bilmiyorum annem kafam çok karışık.''
İrem kısa süre sessiz kaldı. O sırada Alaz'a baktı. Genç adam sessizce manzarayı izliyordu. İrem kim yapardı ki böyle bir şeyi diye düşündü.
Başka biri olsa şu an burada zaman geçirmek yerine gider gününü gün ederdi. Daha sonra tekrar mezara dönerek konuşmaya başladı.
''Sen iyisin ama değil mi anneciğim? Biliyorum kendi ismin yazsın istersin. En kısa zamanda ismine kavuşturacağım annem. Şimdi onu daha fazla bekletmeyeyim. Zaten yeterince şey yaptı. Ben yine gelirim annecim. Seni çok seviyorum.'' İrem son kez toprakta elini gezdirip ayrıldı oradan. Hızla Alaz'ın yanına ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşli Mutfak |ASKIDA|
Fiction générale"Aşık olunacak bir şey olmadığı için işime aşığım." ALAZ TUNA BAYRAKTAR Sonunda başarmıştım. Yıllardır hayalini kurup, uğruna emekler harcadığım mesleğime kavuştuktan sonra en başarılı restoran listesindeki...