1 / Gölgeler

60 2 0
                                    

Sokaklar siyahla bütünleşip,sessizlikle üstünü daha da örtüyordu.Bu benim en sevdiğim şeydi.Ama sanki bir şeyler eksik gibi gelmişti.Bu sessizlik her daim harika bir müzikle süslenmeliydi.Bu harikalığı daha da harika yapıyordu ve insanın düşünmesi için ortam sağlıyordu.Iphone'u çıkarıp,The Fray'den How The Save A Life açarken,sessizlikle birlikte karanlığı da bozduğumu düşünüyordum.Iphone'umun parlak ekranı ile gözlerimi ışığa alıştırma amacıyla kısmıştım ki,bir de gölge gördüm.Hızlıca gözlerimi kırpıştırıp,ışığı karşıya tuttuğumda,görebildiğim boş sokaktan başka bir şey değildi.Yine saçma şeyler gördüğümü sanıyordum...Adımlarımı uzun ve sık bir şekilde evime yönlendirirken,karanlığa aşina olmuş gözlerimin önünden bir kez daha gölge geçmişti.İşte şimdi saçma şeyler görmediğimi anlamıştım.Gerçekten de önümden hızlı hareketlerle bir şeyler geçmişti.Ellerimin titrediğini hissediyordum,etrafa kocaman açtığım gözlerimle bakarken önümdeki taşa çarparak,yere kapaklanmam çok çabuk olmuştu...Iphone'um uzağa fırlarken,düşüş hızıyla kapanmasını izledim.İşte tam da şimdi her şey karanlıktı.Ama sanırım bu telefonumun ışığının yok olmasından değil,benim başımı sertçe yere çarparak bayılmamdan kaynaklanıyordu.

***

"Louise,bana bir tane pike getirmeni isteyeceğim."

"Elbette efendim."

Gözlerimi açmak için kendime telkinlerde bulunurken,bunu sonunda başarıp,tepemde duran ışığa gözlerimin alışması için bekledim.Sanırım bayıldığım yerde birileri beni bulup,evine getirmişti.

"Demek uyandın tatlım.Merhaba.Ben Susan Stewart.Sanırım bayılmışsın.Seni o şekilde görünce çok telaşlandık ve evimize getirdik."

"Ben çok teşekkür ederim,ben de Alexis Martin.Memnun oldum."

Sarışın orta yaşlı kadın sevencen bir şekilde gülümserken,aynı şekilde karşılık verdim ve hafifçe doğruldum.

"Gerçekten,çok teşekkür ederim Bayan Stewart...Ben gitsem iyi olur."

"Kendini gerçekten iyi hissettiğine emin misin hayatım?"

"Evet,iyiyim."

Ayağa kalkıp,tekrar gülümsedim ve Susan'ın elini sıkarak,vedalaştım.Kapıya kadar birlikte ilerlerken evin içi gerçekten dikkat çekici görünüyordu.Siyah eşyalar ile hoş bir dekor yaratılmıştı.

"Pekala Alexis,bu iş yerimin kartı.Adres de var...Saçların için tatlı bir renk değişikliği yapabiliriz bir ara ha?"

"Evet,elbette...Oldukça cazip geliyor."

Birlikte kıkırdarken,son kez görüşürüz dileklerimizi ilettik ve gül bahçesi boyunca ilerleyip,dışarı çıktım...Tam olarak nerede olduğumu anlamaya çalışırken evimden fazla uzak olmadığımı anlayarak,sola döndüm...Ve esmer çocukla 'sert' denecek şekilde çarpıştım.

"Affedersiniz bayım."

"Keşke dikkatli olabilseydin güzelim...Pekala,önemi yok.Affedildin."

Aslında suçlu oydu.Ben onu görmemişken,o bana doğru gelip,çarpmıştı.Şimdi de nezaket olarak dilediğim özürü kabul ederek,ukala ve kaba bir şekilde konuşuyordu.

"Aslında suç sizindi,siz beni görüyordunuz."

"Büyütmeye gerek yok.İyi günler."

Gözlerime korkuyla bakarken,sanki canavar görmüş çocuklar gibi hızlıca ilerleyip,tanıdık gül bahçesine girdi.Kapıyı çaldığında ve açıldığında dikkatimi biraz daha oraya verdim.Seslerini seçmekte biraz zorlanıyordum fakat Susan'a dediklerini seçebilmiştim.

"Bu dün beni gördüğünü sandığım kız.Neyse ki tanımadı.Hadi yine yırttık bebek."

...

ImmortalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin