Bilinmezlik Denklemi

2.8K 164 8
                                    

Ayla'dan

"Gaye Hanım'ın kanında bilinmeyen bir madde tespit edildi." Doktorun sesi kulaklarımda yankılanıyordu.

Eli kolu bağlanmış bir insan gibiydim.
Kaç saniye, kaç dakikadır duvar ile bakışıyorum bilmiyorum.
Dili mühürlenmiş bir insan gibi suskunlara bürünmüştüm.

"Ayla." Koluma dokunan Yaşar Albay'a baktım, biyolojik babamın gözlerinin içine baktım.

"O nasıl?" Diye sordu.

Benden emir bekleyen gözyaşlarım bu soruyu bekliyormuş gibi göz pınarlarımdan dökülmeye başladı.

"Kızım konuşana, Gaye'm nasıl?" Daha çok ağlamaya başladım.

"O." Ağladığımdan dolayı bir türlü konuşamıyordum.

O sırada yanımıza Doktor geldi. Doktor bilmese de omuzlarımdan bir yük almıştı.

"Doktor, Gaye'm nasıl?" Dedi.

Doktor ikimize baktı.

"Bakın Gaye Hanım'ın kanında bilinmeyen bir madde tespit edildi. Panzehiri bulamasak kanser hastasının tükenmesi misali yok olup gidecek." Dedi.

Boş bir çuval gibi kendimi yere bıraktım. Hıçkırarak ağlamaya başladım.

Aile böyle bir şeydi. Söz konusu aile olunca duygusuz bir insanın bile duyguları yeniden filizlenmeye başlardı.

Mesleğimden dolaylı soğukkanlı görünürdüm. Ama bu olay beni yerle bir edecek cinstendi.

"Kızım sakin ol!" Yanıma gelen biyolojik babam sakinleşmem için bir şeyler söylüyordu.

Beni kollarının arasına aldı. Kendimi güvenli limana bıraktım.

"Ayla,"  Ayağa kalktım. Osman Babamın yanına gittim.

Hiçbir şey demeden sarıldım.

"Komutanım." Gökhan Yüzbaşı'nın sesi ile Osman Babam'dan ayrıldım.

"Gökhan bir haber var mı oğlum?" Dedi. Sesi tükenmişlik sendromuna yakalanmış bir insanın sesi gibi çıkmıştı.

"Var Komutanım. Bunu kızınıza, Barkın Yankı yapmış." Dedi.

Barkın Yankı.
Bu isim tanıdık geliyordu bir o kadar da yabancıydı.

"Barkın mı, bu şerefsiz kızımdan ne istedi?" Aslan gibi kükredi.

"Sanırım peşinde olduğumuzu biliyordu." Dedi.

Olaya Fransız kalmış gibiydim. Öylece bakıyordum.

"Komutanım emriniz ne?"

"Gökhan, onu sağ yakalayın kızımın vücudunda bilinmeyen bir zehir var. Panzehrini bu adam biliyor." Dedi.

"Emredersiniz Komutanım." Dedi.

Gökhan Yüzbaşı gideceği zaman sesim ile durdu.

"Komutanım, bende Gökhan Yüzbaşı ile gitmek istiyorum." Dedim. Sesim yorgun çıktı.

Kararsız gibi görünse de gitmeme izin verdi. Gökhan Yüzbaşı ile hastaneden çıktık.

Karargaha geldik. Emir ve komuta Gökhan Yüzbaşı'na verildi.

Sıraya girdik. Gökhan Yüzbaşı gerekli açıklamaları yaptı.

"Helikoptere bin!" Dedi.

Helikoptere bindim. Herkes binince helikopter havalandı.
Renklerin arasında uçuyormuşum gibi hissediyordum.

Bilinmezlik denkleminin içinde kaybolup gidiyordum.

Hep bir kardeşim olsun istemiştim. Yıllar sonra bir kardeşim olmuştu.
Tam kardeşime kavuşmuşken, kaybetme korkusu yaşıyordum.

Bu hayatta hepimiz bir çıkmaza girmişsizdir. Kimimiz zekası sayesinde yara bile almadan girdiği çıkmazdan çıkarken, benim gibiler ise kalbinin ortasından hançerin acısını hissetmeden kurtulamazdı.

İnsanı insan yapan yaşadığı yuvadır.
Ailen seni değerli bir varlık da yapardı, değersiz gibi görünen bir kum da yapardı.
Ailen yanında olduğu sürece alim de olurdun, zalim de olurdun.

Olduğumuz kişiyi ailemiz belirlerdi.

Hakkari Çukurca'ya geldik. Yolun geri kalanını yürümeye başladık.
Aralık ayında olduğumuz için kar yağıyordu.

Sanki kar içimdeki yangını söndürmek istiyordu.

Bir yandan içimde sönmeyen yangını hissediyordum, bir yandan da içimin buz tuttuğunu hissediyordum.
Bu ne yaman bir çelişkiydi?

Çocuk gibi ağlamak istiyordum. İsyan etmek benim kitabımda yok ama ilk kez isyan etmek geliyordu içimden.

Başımı göğe kaldırıp "Neden ben?" diye bağırmak istiyorum.

Sonunda bir gecekondu mahallesine geldik. Etraf sakin gibi görünüyordu.

"Unutmayın, Barkın'ı sağ alacağız." Diye ikaz eden Gökhan Yüzbaşı gözlerimin içine baktı.

Bir delilik yapma der gibi gözlerimin içine bakıyordu.

Her biri bir tarafa dağıldı arkadaşlarımın. Ben, Gökhan Yüzbaşı ile evin önünde bekliyordum.

Gökhan Yüzbaşı megafonu eline aldı.

"İçerdekiler teslim olun!" Diye bağırdı.

"Etrafınız sarıldı." Sesini bir volt daha yükseltti.

İçerden silah sesleri gelmeye başladı. Zaten ne zaman bir kerede teslim oldular ki?

Böylece çatışma çıktı.

Ne kadar zamandır devam ediyor bilmiyorum ama sinir hücrelerim dağılmış durumdaydı.
Aralarında amansız bir savaş olan iki ezeli rakip gibi çatışma devam ediyordu.

Sonunda silah sesleri kesildi. Kapı açıldı. Adamı görünce uyuyan yılanın uyanması gibi kafamda şimşekler çarptı.

Bu o adamdı. Yakın takibe aldığımız adam karşımda duruyordu. Kalbimin buz kırıkları gibi darmadağın olduğunu hissettim.
Kardeşim, bu adam yüzünden mi ölümle savaşıyordu?

İçimde kana susamış bir vampir vardı hiç düşünmeden bu adamın üstüne atlayıp kardeşinin intikamını almak isteyen bir abla vardı.

Ama elim kolum bağlıydı. İçimde saklanan vampiri çıkarırsak bu adamı öldürürdüm.
Dişimi sıkmam gerekiyordu. Gaye için dayanmak zorundayım.

Kardeşimin hayata tutunması için bu adama ihtiyacım vardı. Sürekli bunu tekrarlayıp duruyordum.

"Şimdi!" Karşımdaki adam bağırdığı an omzumda ve bacağımda eş zamanlı bir acı hissettim.

Yere düştüm.

"Ayla iyi misin?" Gökhan Yüzbaşı yanıma geldi. Başımı salladım.

Ben iyiydim. Zaten bu kurşunlarla alışkındık biz.
Bu ilk sefer değildi son seferde olmayacaktı.

Bacağımı tuttum bir elimle. Diğer elimle de omzuma bastırdım. Derin bir nefes aldım.

"Komutanım hedefi sağ ele geçirdik." Can'ın sesi ile yüzümde bir gülümseme belirdi.

"İşte şimdi iyiyim Yüzbaş'ım." Dedim.

Gökhan Yüzbaşı'nın yardımı ile ayağa kalktım. Barkın denen adamın yüzüne baktım.

Bir anda nereden geldiğini anlamadığım bir kurşun ile adam yere yığıldı.

"Hayır." Diye bağırdım.

######

Yılın son bölümü ile geldim. 2019'da mutluluk hep yanınızda olsun. Başarı daima yanınızda olsun. Yeni yılınız kutlu olsun!

Vatan SağolsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin