NULL | 4

126 17 18
                                    



"Ae Cha! Uyan kızım. Çoktan ilk ders başlamıştır." gözlerimi açmadan mırıldandım. "Tamam, kalkıyorum şimdi." dedim, kıçımı Na Young teyzeye dönerek.

"Kızım ben seni bilmiyor muyum? Tekrar uyuyacaksın."

Haklıydı. Niyetim oydu, tabii kansaydı. Na Young teyze beni tekrar dürtmeye başladığında bi hışımla kalktım.

Önüme gelen saçlarımı üfledim.

Lanet okul.

"Bak, kalktım. Hadi git artık." dedim, bıkkınlıkla.

"Görüyorum." Na Young teyzenin bazen bana nasıl katlandığını merak ediyordum.

"Neyse kahvaltı hazır. Çabuk ol!" o tam kapıdan çıkarken onu durdurdum. Aklımdaki soruyu sormam gerekiyordu.

"Babam.. Evde mi?"

"Hayır. O çoktan şirkete gitti."

Rahat Bi nefes verip yataktan çıktım. Na Young teyze de odadan çoktan çıkmıştı.

*
Okula geldiğimde herkes dersteydi. Adımlarımı hızlandırıp sınıfa çıktım. Kapıyı tıkladım, içeriden gel sesini duyunca içeri girdim.

Kimseye bakmadan sırama geçtim. Bayan kim büyük bi ihtimal benden özür bekliyordu. Ona baktığımda bu konuda emin olmuştum.

Kollarını göğsünün üstünde bağlamış bana bakıyordu. Boğazımı temizleyip umursamaz bir tavırla gözlerimi hocaya diktim.

"Geç kaldığım için özür dilerim... Bayan kim."

Bayan kim her ne kadar tatmin olmasa da benim daha fazlasını yapmayacağımı bildiği için zorlamamıştı. Beni tanıyordu. Lisenin ilk senesinde sınıf öğretmenimdi.

Herkesin dikkati tekrar ders olduğunda arkama yaslanıp derin bir nefes verdim. Ama izleniyormuşum gibi hissediyordum.

Başımı sağa çevirdiğimde çokta şaşırmamıştım. Jungkook... Benim de ona baktığımı görünce kafasını sıraya gömmüştü.

Jungkook.. Farklıydı. Neden bilmiyorum ama onda beni çeken bişey vardı. Umarım oda diğerleri gibi sadece çüküne düşkün değildir.

Teneffüs zili kulaklarımda yankılandığında, sıramdan kalkıp adımlarımı lavaboya çevirdim.

Karnım ağrıyordu. Uyurken üstümü açma gibi bi alışkanlığım olduğu için şaşırmamıştım.

Maalesef benim gece odama gelip üstümü örten annem veya babam olmamıştı.
Tuvalet kabinlerinden birine girip klozetin üstüne oturdum. Karın ağrım geçene kadar kalkmayı düşünmüyordum.

Arkamdan içeri başkaları da girmişti. İstemesem de konuştuklarını duyuyordum. "Şu Ae Cha yeni gelene sürtüyor gibi." bu ses Hana'nın sesiydi. 8'de bana zorbalık yapan kız. Sırf sevdiği çocuk beni sevdiği içindi.

O günler kabus gibiydi.

Önümde ki test kitabını çözerken saçlarımda bi acı hissettim. "Ah!" sanki saç derim kalkıyordu. Gözlerim yavaş yavaş dolarken herkesin bana baktığını gördüm. Acıyan gözlerle, bazıları ise alay ediyordu.

"Bakalım burda kimler varmış?! Bizim küçük sürtüğümüz Ae Cha!" o beni sürüklerken hiç bir şey yapamıyordum.

Tuvalete girdiğimiz de beni yere fırlattı. Başımı kirli fayansa vurmuştum. Yanında ki iki kız beni kollarımdan tutup kaldırırken ölmek istemiştim. Keşke hiç doğmasaydım. Keşke..

Ağzımdan Bi hıçkırık koptu. "Oov bizim küçük sürtüğümüz duygulanmış mı?! Kıyamam." ardından kulaklarımı sağır edicek Bi kahkaha bırakmıştı. Onların gülüşleri benim hıçkırıklarıma karışıyordu.

Acınak haldesin, acınacak haldeyim...

Bu hep böyleydi. Kimse onlara dur demiyordu. Babam bu halimi görmüyordu.

Gittikçe içime kapandım, konuşamaz oldum. Bedenim vardı ama sanki ruhum çekilmiş gibiydi. Karanlığın içine çekiliyordum. Ama bunu kimse fark etmiyordu.

O lanet olası kabustan çıktığımda yine gözlerim dolmuştu. Geçmişim fazla karanlıktı, keşke o anıları aklımdan silebilseyim. İyi yönünden bakarsak o anılar beni asıl güçlü yapan şeylerdi.

Çoktan karın ağrımı unutmuştum. Onlar hala benim hakkımda konuşurken, ben çoktan kabinden çıkmış aynadan onlara bakıyordum.

Gözlerinde korku görmek beni fazlasıyla mutlu etmişti. "Selam Hana." yanında kızıl saçlı arkadaşı da vardı.

O hala aynadan bana bakarken ben ikisinin arasına geçmiş ellerimi omuzlarına koymuştum. Malum benden kısalardı.

"Ne konuşuyordunuz? Bana da anlatsana." hala cevap vermediklerin de ben devam ettim.
"Yoksa o az önce dediklerini yüzüme söyleyemeyecek kadar aciz misin?"

O sinirden kıpkırmızı olurken ben daha da keyifleniyordum. "Defol git Ae Cha!" gülerek arkaya adımladım.

"Noldu? Kızdın mı? Tabii sende haklısın. Doğruları duymak canını yakmış olmalı." sinirle arkasını dönüp tam karşımda durdu.

"Bunu bana geçen ki ezik mi söylüyor?!" dedi, sırıtarak.

Hafif eğilerek ona bi adım yaklaştım. "Hadi ama.. Beni kıskandığını bu kadar belli etme. O zaman bile kıskanıyordun."

"N-neden bahsediyorsun sen?" sesinin titremesi hoşuma gitmişti. Ona karşı içimde en ufak bir acıma duygusu yoktu. O bunların hepsini hak ediyor.

"Diyorum ki sen neyi sevdiysen elinden aldım. 8'de sevdiğin çocuğu. Popüleriteni, arkadaşlarını.. Ha unutmadan sevgilin bile benim elimde şuan."

"N-nasıl?"

Cebimden telefonu çıkarıp mesajlar bölümüne girdim.

Ekranı Hana'ya gösterdiğimde ağlamaya başlamıştı.

"Okumamı ister misin? İyi dinlederim, hazmetmesi biraz zor olucakta.. Ae Cha bu akşam benimle yemeğe çıkar mısın? Yemekten sonra belki bana geçeriz. Ha bu arada Hana'yı sorun etmene gerek yok. Onun ruhu bile duymaz. Umarım teklifi mi kabul edersin... Ah ne kadar romantik öyle değil mi Hana."

O olduğu yere çökerken kızıl yanına koşmuştu. Ona son Bi bakış atıp tuvaletten çıktım. Beni bu hale onlar getirmişti. Sonuçlarına katlanıcaklardı.

VOTE + YORUM

NULL | JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin