Soğuğun kasveti bedenimi titretiyordu. Üşüdüğümü fark ettim. Ama bu benim umrumda değildi. Fakat babamın bağırması ile camı kapattım.
"Mi Young!"diye bağırdı babam. Bu isimi seviyordum. Anlamı ebedi güzellikti.
Oflayarak babamın yanına gittim.
"Efendim baba?"dedim.
"Kızım, sakın dışarı çıkma. Seri katil kol geziyor. Haberin olsun."dedi.
Göz devirdim. Hep aynı tantana. Umrumda mı? Tabi ki hayır.
"Baba, geçen hafta da aynısını dediniz. Ne çıktı? Kusura bakma. Beni bundan alıkoyamazsın."dedin.
"Sen her ne olursa olsun dikkat et."dedi babam.
Hızla odama geri döndüm. Kulaklıklarımı kulağıma taktım ve yatağın üzerine uzandım. Rastgele bir şarkı açtım. Gözlerimi kapatıp kendimi müziğin ahenkine bırakmaktaydım ki, telefonum çalmaya başladı.
Kim olduğuna bakmadan açtım.
"Ne var?"dedim.
"Kızım, seri katil olayını duydun mu? Kore'de kol geziyormuş."dedi Mi Cha. O benim arkadaşımdı. Ama benim ya 1, ya 2 arkadaşım olurdu. Umursamazdım. Hayatım, ben ve benden ibaretti.
"Banane."dedim.
"Ama çok yakışıklı."diye devam etti Mi Cha.
"Hatta Hye Su'nun da haberi var. Kız resmen aşık oldu katile."dedi.
Bir katile aşık olmak mı? Hah, güleyim. Onlar insanları deşmekten başka birşey yapmıyorlar. Sikeyim, çok merak ediyorum şu katili.
"Tamam Mi Cha bitti mi?"dedim sıkılgan bir şekilde. Çünkü sıkılmıştım. Boş yapmaktan beynimin içine ettiler.
"Of, sana da yanaşılmıyor."dedi ve beklemeden kapattı.
İşte ben buyum. Umursamaz, hayatın acımasız öğrencilerinden biriyim. Ve ben bundan rahatsızlık duymuyorum. Tek üzüldüğüm ve benim duygularımın olduğunu hatırlatan şey annemin sır gibi ölümüydü. Buna hala anlam veremiyordum. Ve, her geçen gün öfkem büyüyordu. Normalde, annem öldüğü gün, onun ile birlikte benimde hislerimin ve duygularımın toprağa gömüldüğü gündü. Onları kaybettiğimden beri suratımda emanet gülüşler, yalan maskeleri inmez oldu. Ama umrumda mı? Hayır.
Hatta duyduklarıma göre, seri katilin kim olduğu bilinmiyordu.
Ardından evin kapısı çaldı.
Hızla gidip kapıyı açtığımda, sevgilim Yoongi'yi gördüm. Ona aşık falan değildim. Öylesine oynamak amaçlı yaptığım 36 sevgiliden biriydi.
"Girebilir miyim?"dedi. Aslında aynı kafaydık. O da benim gibi duygularını kaybetmişti. Ama umrumda mı? Hayır.
"Gel."dedim. Çok öküzüm?
İçeri girdi ve babamla selamlaştı. Ardından benim odama girdi.
Kenarıda olan ve annemin bans tek hediyesi olan kum saatim ile oynamaya başladı. Her gelişinde bunu yapıyordu. Yatağın üzerine oturdum.
"Zaman... Acının ilacıdır. Doğru kullanırsan."dedi ve gözlerini bana çevirdi.
"Tik tok, tik tok... Bom! Bir bakmışsın ki, ölüm burnunun dibinde."dedi ve yaklaşıp benim yanıma oturdu.
"Ölüme son 1 dakikan kalsaydı ne yapardın?"dediğinde güldüm ve bütün ciddiyeti dağıttım.
Sinsice baktı ve geri çekildi. Ardından kendini kamufle etmek ister gibi yüzüne emanet bir gülümseme yerleştirdi.
"Şu seri katil olayını duydun mu?"dedi küçük gözlerini kısarak. Böyle yapınca korkunç oluyordu. Ciddi anlamda yitirdiğim o duyguyu bana geri veriyordu sanki.
"Evet. Ama takmıyorum."dedim.
Güldü.
"Neden? Ya seni öldürürse?"dedi sol kaşını kaldırarak.
"Beni nereden bulacak. O kadar kızın içinde Yoongi?"dedim.
"Bilmem. Seri katil sonuçta."dedi.
"Her neyse. Ondan banane. Son çalışmaların nasıl gidiyor?"dedim. Çünkü Yoongi insan vücudu konusunda çalışmalar yapıyordu. Fakat bunu benden kimse bilmiyordu. Zaten bana bile zor söylemişti. Cidden çok şey biliyordu.
"İyi. Şunu öğrendim, vücudumuzda hiç bir işe yaramayan organ Apandisitmiş."dedi.
"Ne güzel. Aynı bizim gibi. Hiç bir işe yaramayan fazlalıklar."dediğimde güldü. Ama bu çok soğuk bir gülüştü.
"Bazı şeylere yarıyorsak?"dedi. Aklımı karıştırıyordu.
"Sen yarasanda ben yaramıyorum."dedim net ve tok bir sesle.
Gülerek bakmaya devam ediyordu. Şuan kafasının içinde ne var, neler dönüyor bilmek isterdim. Kendisi hakkında pek bir bilgim olduğu söylenemezdi. Sırların adamı diyordum ona.
"Annenin mezarına gidelim mi?"dediğinde gülüşüm dondu. O bana hiç bu tarz tekliflerde bulunmazdı. Yoongi? Sana ne oluyor? Son günlerde acayip davranıyor, ve beni şaşırtıyordu.
"Neden? Ağlamamı mı istiyorsun?"dedim.
"Duygularını kaybettiğini sanıyordum."dedi.
"Evet. Bir tek annemin yanında iken..."durdum.
"Bunları sana neden anlatıyorum ki?"dedim. Baktı... Sadece baktı. Çok derin baktı. Gözlerimden kelimeler kopardı.
"Belki seni tanımaya çalışıyorumdur?"dedi. Hemen düzeltti. Gerçekten çok zekiydi.
"Yani, yardımcı olmaya çalışıyorumdur?"dedi.
"Senden hiçbir bok istemiyorum, gidebilirsin."dedin. O da bana sert bir bakış atıp odamdan ayrıldı.
Ardından kendimi tekrar yatağa bıraktım. Kanımı donduruyordu. Onu artık anlayamıyordum. 2 yıldır çıkıyoruz. Ama onu ilk defa anlayamıyorum.
Eveeet. Öylesine yazdım. İlham geldi bir anda yazayım dedim. Kısa oldu umarım seversiniz. Yalnız fazla bölüm atmayacağım haberiniz olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑀𝑦 𝐾𝑖𝑙𝑙𝑒𝑟 ❘ 𝐌𝐘𝐆 ✓
General Fiction*YETİŞKİN İÇERİK. Gözlerim acıdan dolayı doldu. Derim deşilmiş gibi derin bir acı ile sürüklendi bedenim. Gözlerine baktım. Min Yoongi ağlıyordu. Sonra son kez kulağıma eğildi. Son duyduklarım, "Her ne kadar bir katil olsam da, seni seviyordum."dedi...