ABBY WARNER
(İLK BÖLÜMÜMÜ BEĞENDİYESENİZ YORUM YAPARSANIZ SEVİNİRİM ONA GÖRE KİTABA DEVAM ETMEK İSTİYORUM:) )))
Abby Warner,bir elini kabukların üstünde gezdirerek gingko ağacının etrafında dolandı. Fitilli kadifeden eteği ve babet ayakkabılarını çorapsız giymişti. Serin bir rüzgar çıplak bacaklarında gezindi. Aslında çorap giyme havası çoktan gelmişti ama Abby, soğuğa dayanabildiği kadar dayanacaktı. Yada bronzlaşmış teni açılana kadar. Artık hangisi önce gelirse.
Durduğu yere Çömezler Adası deniyordu. Mount Washington 'un dokuzuncu sınıf öğrencilerinden popüler olanlar, sabahları ve okuldan sonra burada toplanırdı. Bahar aylarında ise kimse buraya yaklaşmazdı. Olgunlaşıp yere dökülen açık turuncu renkteki gingko meyveleri çok igrenç bir koku yayardı. Aslında bunda pek sakınca yoktu çünkü Çömezler, baharla birlikte ikinci sınıfa bir adım daha yaklaştıklarından kendilerini çömez gösterecek her şeyden sakınıyolardı.
Abby'nin ailesi onu ve ablası Fern' i saatler önce burada indirmişlerdi. Fern' in münazara toplantısı gibi bir şeyi vardı. Yoksa pazartesileri liseler arası arası bilgi yarışması hazırlık çalışmalarımı oluyordu? Abby esnedi. Hangisi olduğunu hatırlamıyordu. Her iki durumda da böyle sabahlar berbat oluyordu çünkü duş almak, saçlarını yapmak ve kıyafetlerini seçmek için hergünkünden daha erken kalkmak zorunda kalıyordu. Warner'ların en büyük odası ablası Fern'le paylaştığı ve onu uyandırmak istemediği için bütün bunları ışığı yakmadan hallediyordu. Fern geç saatlere kadar otururdu çünkü onun böyle dertleri yoktu. Sabah kalkıp dişlerini fırçalar, üstüne temiz bir kotla tişört geçirip çıkardı.
Bu sabah Fern, heves edip internetten aldığı yeni tişörtünü giymişti. Ğöğsünde gösterişli bir sorguç baskısı, The blix effect savaşçılarının sahte bir terikata olan bağlılıgını temsil ediyordu. The bilx effect, Fern'le arkadaşlarının tutkunu olduğunu bir diziydi. Arabaya bindiklerinde Fern, Abby'den saçlarını iki örgü yapmasını istedi. Tıpkı Blix effect ' teki baş kadın kahramanın savaşa giderken ördüğü gibi.
OKul servisi ve arabalar gelmeye başladı. Abby teker teker arkadaşlarına kavuşuyordu. Bütün hafta sonunu, cumartesi gecesi yapılacak olan tatil dönüşü partisi için seçtikleri kıyafetlerin resimlerini birbirine göndererek geçirmişlerdi. Abby çok beğendiği siyah saten kumaştan, kolsuz, belinde kalın, beyaz bir kurdelesi olan elbiseyi ayırtmıştı. Tek endişesi, çömez arkadaşlarının, mezuniyet gecesi dışında düzenlenen dans partisinde nasıl giyeceklerini bilmeme ihtimaliydi.
"Hey! Lisa!" Abby, park yerinden ona doğru gelmekte olan, en yakın arkadaşı Lisa Honeycutt'a seslendi."Elbisemi Bridget' e gösterdinmi? Acaba aşırıya mı kaçtım?"
Lisa kollarını açıp ona sarıldı."Ablam elbisene bayılmış. Çok hoş olduğunu söyledi.ÜZERİNDE fazla düşünülmeden seçilmiş bir kıyafet gibi duruyormuş."
Abby, bridget'in onayını aldığına çok sevinmişti.Derin bir oh çekti. Grupta, ablalarıyla aynı okula giden, Abby ve Lisa'dan başka kimse yoktu. Aslında Abby'nin ablası Fern' le Lisa'nın ablası Bridget arasında dünyalar kadar fark vardı.
Abby bu yazın bir haftasını, Lisa'ların Whipple Beach'deki yazlıklarında geçirmişti. İyikide gitmişti, yoksa bütün tatili, Fern'e takılıp üniversite turlarıyla geçirmek zorunda kalacaktı.