Evdekilerle Tanışma

217 14 4
                                    

   Bayan Peregrine;
" Arnold, sen Mia'ya etrafı göster. Benim yapmam gereken işlerim var." Dedi ve gitti.

    Bahçeye doğru gidiyorduk. Sonra uçan bir gömlek ve pantolon gördüm. Arnold:
"O görünmez çocuk, Robert." dedi. Gerçekten de varmış öyle biri demek.

    Robert bir çocukla oyun oynuyordu. O çocuğu hemen anlamıştım.
" Şu da-" derken Arnold sözümü kesti ve:
" Arı çocuk, Thomas." Dedi. Tahmin ettiğim gibiydi. Çünkü yanından arılar eksik olmuyordu.

   Sonra da kocaman kaya taşıyan bir çocuk çıktı karşımıza. Bizi görünce kayayı yere attı ve yanımıza geldi;
" Hoşgeldin Mia. Hadi oyun oynayalım. Ben Lucy."dedi ve beni kaldırıp döndürdü. Gerçekten çok güçlüydü. Sonra yanına onun ikizi geldi ve;
"Hoşgeldin Mia. Ben de Lucky." Dedi. Arnold;
"Ona etrafı gösteriyim, sonra oynarsınız." Dedi.
İkizler oflayarak kayayı yerden kaldırdılar. Koşarak uzaklaştılar.

     Sonra maskeli bir çocuk yanında da iki tane kız gördüm. Bir kız bitkilerle ilgileniyor, diğeri ise saçıyla oynuyordu. Maskeli çocuk da yaban otlarını temizliyordu. Arnold;
  " Şu bitkilerle uğraşan kız Fiona.            Şu kız Peggy ve o maskeli olan ise Eric." Dedi. Çok tatlılardı. Özellikle Peggy. Kafasının arkasında bir canavarı taşısada çok şirindi.

    Bahçede olan herkezle tanışmıştım. Birde içeridekiler vardı. KAÇ KİŞİLER BUNLAR!

    Arnold hızlıca içeri girdi. Arkasından yavaşca gittim. Alt kattan sağ tarafa döndük. O taraf çok garip kokuyordu. Kan kokuyordu. İğrenç.

Sola dönüp bir odaya girdik. Odanın yarısı raflarla ve kavanozlarla doluydu. Bomba evin tam bu kısmına gelmişti. Çünkü... bir dakika... burası hala var olduğuna göre... şuan ben 1956 yılında mıyım?!
"Arnold. Tarihi söyler misin?" Dedim sakince. Arnold elindeki kavanozu masaya bıraktı ve
"13 Haziran 1956. Niye ki?" dedi. Sanki çok normalmiş gibi. Sonra raftan bir kavanoz daha aldı ve kapıdan gelen bir ses;
"Arnold! Sana kaç defa dicem! Benim eşyalarıma dokunma diye! Yerine koy onu!" Diye bağırdı.

   Bir anlığına hopladım. Arnold;

" Ee. Mia bu salak da Enoch. Kendisi-" derken onun sözünü kestim ve;
   " Ölüleri kısa süreliğine canlandırabiliyor. Bunu biliyorum. Dedemden onca şey duyduktan sonra."dedim.

     Arnold elindeki kavanozu rafa yerleştirdi. Enoch;
     " Mia. Tanışman gereken diğer insanlar alt kattaki odada oturuyorlar. Bence onlarla da tanış." Dedi soğuk bir tavırla. Beni başından atmak istediği çok belliydi.

    Odadan hızlıca çıktım ve alt kata indim. Tam dışarı çıkacaktım ki sarı saçlı bir kız;
     " Mia. Hoşgeldin. Biz de seni bekliyorduk. Gelsene." Dedi mutlulukla.
     " Ben Emma. Yeteneğim ise uçabilmek." Dedi ve koluma girip beni bir odaya götürdü. Gerçekten de çok iyi ve tatlı bir kız.

      Herkez odada bekliyordu. Emma, bitkileri koparmaya çalışan Fiona'ya yardım etmeye gitti. O sırada yanıma sarışın, benden küçük bir çocuk geldi ve;

     "Hoşgeldin. Biliyorum bu gün çok fazla hoşgeldin kelimesini duydun. Ben Horace. Rüyalarımı filme dökerim." Dedi bilginlik taslayarak.
  
     Horace yanımdan gittikten sonra da omzuma biri dokundu. İrkildim. Arkamı dönünce kızıl saçlı, siyah eldiven giyen bir kız;
      "Mia. Gelmen bizi çok mutlu etti. Ben Olive." Dedi.

    Tam onunla konuşacakken Bayan Peregrine yanımıza gelip;
   " Mia. Bana Albert'ı çağırır mısın? Üst katta solda ki odada." Dedi tebessümle. Bende evet anlamında başımı salladım. Onları kıramazdım. Enoch hariç hepsi çok samimiydi.

     Merdivenlerden çıkmaya başladım. En son buralar paramparçaydı. O tünele bir girdim. 2019'dan 1956 yılına atladım resmen. Çok garip bir histi.
     Merdivenlerden sola döndüm ve odaya girdim. İçeride kitaplığı düzelten uzun ince, siyah saçlı, ela gözlü bir çocuk;
     "Hoşgeldin. Galiba en son benimle tanışıyor olcaksın. Adım Albert. Yetimhanemizi sevdin mi bari Mia?"dedi samimi bir şekilde.
      Gerçekten de çok yakışıklıydı. Dedemin dediği kadar vardı. Etrafa bakınıp;
      "Evet. Tabi Enoch ve onun kötü kokan odası dışında." Diye cevap verdim. Anlık gülümsedi ve;
     "Onun odası demek hala öyle kokuyor. Huylarından dolayı sevmemişsindir. Aslında iyi biri." dedi.
    Sonradan Bayan Peregrine'nin bana söylediği şeyi hatırladım;
    "Bayan Peregrine seni çağırıyor. Senin özelliğin-";derken sözümü kesti ve;
     "Sinirlenince herkezi öldürebilmem. Bu bir özellik değil. Bu bir lanet. Sinirlenince benim elimde olmasa da bir canavar gibi davranıyorum. Çok kötü birşey bu. Döngüye girebildiğine göre sende bir anormalsin. " Dedi ciddileşerek.

   Sonrada yanımdan hızla geçerek gitti. Nedenini bilmesemde kalbim çok hızlı atıyordu.

   Aşağı indiğimde Albert Bayan Peregrine ile konuşuyordu. Onu görünce kalbim yine hızlıca atmaya başladı.

   Odadan çıkıp Emma'nın yanına gittim. Emma beni görünce;
     " Dolaşalım mı? " Diye sordu. Ben de evet anlamında başımı salladım.

      Koluma girdi ve dışarıda dolaşmaya başladık.
____________________________________

   Bu bölüm biraz uzun mu oldu acaba?
Sizce nasıldı?

İnternet kıtlığı yüzünden çok fazla yazamıyorum.

Yeni bölüm en kısa zamanda gelecek
;)

Tuhaf ÇocuklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin