Kapıdaydı. Karşımda... Kaşlar çatılmış, burnundan soluyan bir adam... Ne söylemeli kalbini nasıl yumuşatmalı bilinmez... Bir süre sinirle bana baktıktan sonra hiç beklemediğim bir şey yaptı.
Kolumdan tuttuğu gibi hızla aşağı indirdi beni ve- Benden uzak dur !
Dedi. Ne yapacaktım. Esra haklıydı. Gitmemi istese, beni görmek istemese kapı dışarı ederdi. Oysa gerçekten affetmek istiyordu beni. Sadece zamana ihtiyacı vardı. Ona kendimi affettirmeliydim.
- Uzak durduk yeterince.. Yetti bana ...
- Öyle miii Feride Hanım?! Yetti mi size kaçıp kaybolmak...
- Murat, lütfen !
- Ne lütfen ya! Sen nerdesin Feride? Ben seni deli gibi ararken Kemal'in acısını yaşayamadan, kendinle beni sınamışken kaçıp giden sen!!! Nerdeydin bunca zaman ? Niye geldin ya sen? Ben mutluydum sensiz... Sensiz Kemalsiz...
Esra girdi araya... Murattan bu kadar ağır sözler beklemiyordu ikiside... Feride ise karşısında bir yaprak gibi titriyordu.
- Murat tamam artık ...
- Ne tamam Esra ? Ben yaşlandım ya ikisinin peşinde dolanmaktan ben yaşlandım. Susmasana Feride... Niye geldin ne oldu da döndün
Deli gibi gözyaşı akıyordu ... Durduramıyordum. Dişlerimi ve bedenimi bir titreme almıştı durmuyordum.
Ne diyecektim ki . Haklıydı. Ama bu kadar ağır konuşmasını beklemiyordum .- Ben ..
- Ne sen ? Ne! Yeter... Bıktım..
- Murat tamam artık bir kendine gel ,
- Ben kendimdeyim Esra. Yeterince bunların yaptığı çocukluklara sustum ben ... Konuşsana , ne sen ?
- Bir daha benimle uğraşmak zorunda kalmayacaksın...
Dedim. Sonra arkama bile bakmadan kapıdan koşarak dışarı çıktım. Göz yaşlarımı bir türlü durduramıyordum. Koşar adımlarla nereye gittiğimi bile bilmeden ilerliyordum.
Sonra birşey oldu gözlerim karardı, bir düdük sesi ani bir frenden kaynaklı tiz bir lastik ardından kolumdan biri tutup beni çekti.- Öleceksin!
Diye bağıran korkak bir ses sayesinde araladım gözümü. Sıkıca sarılıyordu iki kol bana. Murat'tı ... Soluk soluğaydım... Küçük bir kız kardeş gibiydim çoğu kez yanında. Kemal hoyrattı... Ona karşı bir set gibi dikilirdi eskiden de. Korurdu sanki onun rüzgarından. Çok yıpratmıştık. İkimizde başına buyruk deli , yaramaz, özgür ruhlu, sınır tanımayan, inatçı iki küçük çocuktuk sanki... O hep aklı başında dizginlemeye çalışırdı bizi , olmadı ... Bu defa Kemal'i dizginlemeye benim bile gücüm yetmeyince onun kaybını da kaldıramadım ve hepten şirazeden çıkmıştım ..
- Bıktım sizden ...
Diye ağlıyordu bana sarılırken ... Yumuşamıştı. Az daha ölecek olmamı unutmuştum adeta. Ayrıldım kollarından yüzüne baktım
- Affettim mi beni
- Demek seninle uğraşmak zorunda kalmayacağım , öyle mi !
Diye bağırdı yüzüme ...
- Ölüyordun az önce!
- Affettim mi
- Etmedim
- Ölüyorsam sanane o zaman ...
- Bıktım senden
- Affettin mi Murat
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERİDE ~Yeni Hayat
Romantizm- Biliyor musun? Bu hastalığın en kötü yanı durmadan kötüye gitmesi değil, güzel bir müzik eşliğinde ayağa kalkıp seninle dans edememek... Ve biliyor musun? Bundan daha da kötü bir şey var. - N- ne ... - O güzel gözlerini bir daha göre memek. Am...