Kendimi hissiz zannederdim. Meğer hisler bensizmiş. Onları kendi çemberime davet ettim. Ebedi bir birlikteliğe kendi mühürümü bastım. Ama beni en çok kabullenen duygu ise korkuydu. Öyleki bütün damarlarıma nüfuz etmişti. Şimdi anladım. Ben değişmişim. Ama kendi kendime değil. Beni değiştiren, saniyler içinde eski kılıfımdan çıkarıp, elleri ile diktiği Mi Young kılıfını üstüme saniyeler içerisinde geçirmişti. Ve ben, ben değildim.
Elimde tuttuğum silahı taşıyamıyordum. Elim titriyordu. Silahı kaldırmıştım fakat ağlıyordum. Hemde sarsılırcasına. Ben... Bunu yapamazdım. Başka bir insanın canını alamazdım. Boğazımdaki yumru, nefes almamı zorlaştırıp, ağlamamı hızlandırıyordu. Omuzlarım sarsılırcasına ağlıyordum. Ciğerlerim sızalarcasına ağlıyordum. Dakikalardır burada böylece duruyorduk.
Yoongi, sandalyedeki adamın arkasında durmuş, kollarını göğsünde kavuşturmuş beni izliyordu.
Bir adım atarak, adamın gözündeki bandanayı indirdi. Adam korkar gözlerle bana baktığında ağlamam daha da şiddetlendi.
"Evet. Adamı vur."dedi sakince.
Artık yüz mimiklerim acıyordu. Ellerim zangır zangır titriyordu. Zihnim yapma diyordu. Keza bende öyle. Ruhum paramparça olmuştu. Üstelik daha 1 gün bile geçmemişken beni darmadağın etmişti. Şuan, pisikolojik olarak çok kötüydüm. Yapamazdım.
"Eğer silahı indirirsen, mekanizma çalışır ve kendini vurursun."dedi. Bu kadar da olamazdı. Mekanizma kurmuştu.
"Yoongi... Yapamam. Bu... Bu çok zor."dedim ağlamalarım arasından.
"Ama cezan bu. Sık kafasına."dedi. Şuan benim çok çok aksime o kadar sakindi ki...
"Ben yapamam! Al şunu elimden!"diye bağırdım.
Sanki elimde pimi çekilmiş bir bomba varmış gibi, öylece duruyordu. Benden o kadar uzak birşeydi ki bu... Eğer bunu yaparsam çok... Çok kötü olurum. Yoongi, neden? Neden ya?
"Özür dilerim. Yemin ederim, odaya kilitle beni ama yeter ki benden bunu yapmamı isteme! Yalvarırım..."dedim. Ağlamalarım daha da şiddetlenmişti. Adeta çıkmaz bir sokağın içindeydim. Beni bunu yapmaya zorunlu kılmıştı.
"Sadece tetiğe basacaksın. Tek hamlede."dedi.
"Yalvarırım... Ne istersen yaparım, yeter ki benden bunu isteme."dedim. Ardından sarsılmaz bakışları ile gözlerimi delip geçti. Ve söyledikleri ok gibi bedenime saplanmıştı. Algılarım, dediğine ters düşmüştü.
"Benimle yatmanı istesem, yapar mısın?"dedi tek kaşını kaldırarak. Ayrıca bunu derken, yüzünde ve gözlerinde gram alay yoktu. Çok ciddiydi.
"Ne?"dedim boşluğa düşer gibi.
"Asla! Ölsem de bunu yapmam. O kadar alçalmadım."dedim.
"E o zaman tek şıkkın kaldı. Onu vur. Senin anneni öldürdü."dedi.
Hayır, bu açıkça bir oyundu. Eminim. Olamaz ya. İmkanı yok.
"Bana yalan söylüyorsun!"dedim hıçkırıklarımın arasından.
"Oradan öyle mi görünüyorum?"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑀𝑦 𝐾𝑖𝑙𝑙𝑒𝑟 ❘ 𝐌𝐘𝐆 ✓
General Fiction*YETİŞKİN İÇERİK. Gözlerim acıdan dolayı doldu. Derim deşilmiş gibi derin bir acı ile sürüklendi bedenim. Gözlerine baktım. Min Yoongi ağlıyordu. Sonra son kez kulağıma eğildi. Son duyduklarım, "Her ne kadar bir katil olsam da, seni seviyordum."dedi...