Yürüdüm. Geçmeyeceğini bile bile, ağlamam dinene kadar. Peki ya neden bazı insanlar mutsuz olmaya mahkum? Sorularımın cevabını bir türlü bulamıyorum.
Ama fark ettim ki bir insanın değerini o gidince anlıyormuş insan. Keşke diyorum keşke onunla daha iyi anlaşsaymışım, daha iyi vakit geçirseymişim diyorum içimden.
Babam..
Onu şimdiden çok özledim daha yeni benden, bizden gitmesine rağmen çok özledim. Size bir tavsiye babanızın değerini bilin, çok sevin onu. Gidip kocaman sarılın mesela. Çünkü giden gelmiyor geri.Kafamı kaldırıp nereye geldiğime baktım. Yine ona geldim. Babama yanındayken yapmadığım şeyi yapıp kocaman sarıldım mezar taşına.
Ağladım. Saatlerce. Durdum orada kıpırdamadan, mezar taşına sarılarak.
-
Telefonumun melodisinin etrafta yankılanmasıyla kaldırdım kafamı. İlk saate ilişti gözlerim '03.37'.
Derin bir nefes alıp kimin aradığına baktım.
"Annem❤" yazısını görünce yutkunup telefonu açtım.
- Defnem, kızım iyi misin?
Boğazımı temizleyip cevap verdim:
-İyiyim anne merak etme geliyorum birazdan.
- Çok merak ettim seni kızım iyisin, bir şeyin yok değil mi?
-Annem iyiyim bir şey yok geliyorum şimdi, demiştim. Ne kadar 'İyi değilim, dayanamıyorum bu acıya.' demek istesem de diyememiştim işte.
-Tamam anneciğim dikkatli ol gelirken.Cevap vermeden telefonu kapatıp oturduğum yerden kalktım. Yavaş yavaş yürümeye başladım.
Garip bir his içersindeyim. Ne olduğunu tam kestiremiyorum. Nasıl tarif etsem bir boşluğa düşmüş gibiyim sanki. Ne hissetmem gerektiğini de bilmiyorum. Sadece yapabildiğim yazmak ve yürümek.
Yazdığım zaman düşünüyorum. Düşündükçe daha derine dalıyorum. Sahi neden kötüydü aramız? En ufak şeyleri bile neden uzatmıştık? Güzel güzel anlaşmak varken neden hep birbirimizi kırıyorduk?
Ey bizler, ey insan oğulları neden böyleyiz? Neden sadece kendimizi düşünüyoruz? Neden keşkelerimiz oluyor? Düşünemiyor muyuz birgün birbirimizden kopup gideceğimizi.
Şey bu arada ben Defne Arel Tuna. 18 yaşında, henüz lise 4. Sınıf öğrencisiyim. Kocaeli'de annemle yaşıyorum. Daha doğrusu annemle tek yaşamaya başladık. Babam. Onu daha yeni kaybettim, kaybettik.
Açıkçası babam yaşarken de pek iyi değildi aramız. Bunun nedenini henüz bende çözemedim. Belki ilerleyen zamanlarda anlayabilirdim kim bilir?
Kafamı kaldırdığımda eve varmış olduğumu gördüm. Anahtarımı delikten içeri sokmaya çalışırken birden kapı açıldı. Annem hemencecik sarılıverdi bana. Şaşkınlığımı üzerimden atıp bende karşılık verdim ona. Tek gayemdi o benim.
-Anneciğim hadi içeri geçelim, bak geldim iyiyim bişeyim yok.
-Ne kadar endişelendim kızım senin için haberin var mı?
- Farkındayım anneciğim ama sadece biraz hava alıp geldim. Hadi yat artık sende annem bak bende yatmaya gidiyorum, deyip öpücük kondurdum yanaklarına.
Annemin bir şey demesine izin vermeden odama gidip üstümü değiştirdim. Yarın yeni okulumda ilk günümdü ve ben ilk günden geç kalmak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutlara Sözüm Var!
Teen FictionBulutlara sözüm var! Onlar ağlamadan ağlamayacağım.