Tron'un bakış açısından:
Nerdeydim ve ne olmuştu?
Her yerimin ağrıdığını hissediyordum beynim zonkluyor vücudumda bir kaç kemik kırıldığını düşünüyordum.
Gözlerimi açtığımda etraf kapkaranlıktı zorlukla belimi doğrultmaya çalıştım.
Kalçalarıma batan taştan bir zeminde yatıyordum karanlığa alışan gözlerim sonunu göremediğim bir mağarada olduğumu anlamamı sağlamıştı.Sağ bacağım değişik bir açıyla bükülmüş ve kemiğim dışarı çıkmıştı sol kaburgalarımın ikisi kırılmış ciğerlerime sağlanmıştı sağ omzum yerinden çıkmış hafif bir iç kanamam vardı ama iyidim.
Öncelik olarak omzumu yerine takmalıydım yanımdaki duvara sürünerek yaklaştım ve gücümle duvara vurdum çat diye küçük bir ses çıkarıp yerine oturmuştu.
Sırada sağ ayağım vardı önecelik kemiği içeri sokmalıydım. Önümdeki tümseğe ayağımı uzatarak düz durmasını sağladım altında çok azda olsa bir boşluk vardı yeterli olacaktır.
Bacağıma doğru uzanarak dizimden aşağıya doğru baskı uyguladığımda kütür diyerek kaval kemiğim yerine oturmuş yarık iyileşmeye başlamıştı.
Melek olmanın iyi yanlarıydı kantlarına bir şey olmadığı sürece her yaranız saniyeler içinde olmamış gibi kapanır kırık kemikleriniz saatler içinde kaynardı.
Sol kaburgama yandan basınç uygulayarak ciğerlerime saplanıp nefes almamı zorlaştıran kemiğin çıkmasını sağlamış derin bir nefes almıştım.
Ne kadar melekte olsam canım yanıyordu fakat asırların ve Raguelin yaptıklarınından sonra suratımı bile buruşturmuyordum artık.
Bu arada o pis şeytanın adını anmışken o nerelerdeydi acaba ölmüş müydü?
Bu düşünce zihnimin derinliklerinde büyük bir mutluluk yaşatmış olsada endişenin yanında çok silik kalmıştı ve bu endişe acılı bedenimi yok sayıp mağaradan kanatlarımı açarak çıkmamı sağlamıştı.
Aydınlık batmış beyaz siyaha bulanmıştı orman farklılaşmış gece yaratıkları ormana yayılmıştı.
Kuşbakışı olarak baktığım orman sabahkinden çok farklıydı sabahki göl dahada büyümüş, toprak kaymış, ağaçlar devrilmiş bir çok yer altı mağaraları ortaya çıkmıştı.
İşte bu Raizelin gücüydü sadece bizler savurmuştu fakat toprak şekil değiştirmiş farklılaşmış, durgun sular dalgalanmış hırçınlaşmış toprağı yutar olmuş, orman ölümü tatmış yaprak döker olmuştu.
Önceliğim bunları kaydetmek ve raporlamak olmalıyken benim önceliğim en büyük düşmanımı aramaktı.
Bu böyle olmayacaktı onu kendi başıma bu büyük ormanda bulmak çok zordu.
Gecenin efendilerine seslendim baykuşlara,yarasalara,yılanlara,farelere güvelere, böceklere ormana seslendim.
Hepsi çağrıma kulak verdi hepsi yapmalarını istediğim şeyi anlayıp önceliği haline getirdi tanrının elçisi ve gazabı onlardan bir şey istemişken hiç bir canlı başka bir şeyle uğraşmazdı zaten.
Saniyeler asırlar oldu kalbim onu kaybetme korkusuyla kavruldu onu bulamamak baktığım her yerde yaptığım her işte karşımda olmayacağını düşünmek yok olma isteğini doğurdu fakat saniyeler sonra o sesi duymak dünyayı aydınlığa boğdu.
Duyduğum ses bir yılana aitti."Onu buldum."
Gökyüzünden ağaç denizine dalış yaptım saliseler içinde yanı oluşmuş yer altı mağaralarından birisinin ağzındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMÜN HABERCİSİ bxb
FantasyŞimdi, birisini düşünün. Çocukluğundan beri bir küvezin içinde uyutuluyor. Tüm ihtiyaçları burada karşılanırken, beş yılda bir yatağının değiştirilmesi için uyandırılıyor, sadece 30 dakika için. Her ne kadar uyuyor da olsa vücudunun zayıflamadığını...