Gözlerimi kapatıp hikayesine devam etti saçlarımı okşayan Rüzgar. Bedenime sarılıp soğukluğu ile bana oturduğum bankta eşlik etti. Kokusunu içime çektim o an. Dudaklarımın kenari hafifçe yukarı kıvrıldı. Bunu hissetmiş gibi hikayesini daha sesli okumaya başladı. Saçlarım onunla oyun oynuyormuş gibi delice savruluyordu.
Diğer insanlar gibi benim de üşümem lazım aslında. Ama ben onlar değilim. Ben Rüzgarın fısıltısını duyan tek insanım.
Diğer insanlar gibi benim de evde oturup ailemle sıcakta sohbet etmem lazım aslında. Ama ben onlar değilim. Ben Rüzgarın yanında huzur bulan tek insanım.
Güneşin yavaşça batmasını izledim. Gökyüzüne bıraktığı o muhteşem renkler gözlerime yansıdı. O kadar güzel gözüküyordu ki, kanatlarım olsa beni gökyüzüne götürüp renklerin içinde yüzdürürdü. Mavisini gökyüzünün renklerine katan Deniz yavaş yavaş güneşi arkasına saklamaya başlıyordu.
Veda edeceğimizi anlıyan Rüzgar son bahar yaprağını yerden kaldırıp saçlarımın arasına sıkıştırdı. Rüzgarın hediyesini kabul edip elimdeki not defterimin içine koydum. Ona gamzelerimin göstermem ile kendisine teşekkür ettim.Güneşin batması ile hikayesine son verdi Rüzgar. Son kez çektim sonbahar kokusunu içime, gözlerim denizin dalgalarını izlerken. Sonra içimde ki o hüzünü taşıyarak ayaklarımın beni eve yönlendirmesine izin verdim.
Eve vardığımda içimde ki sessizlik dışa vurmuş gibi odalarda susuyordu. Cesaretini toplamış olmalı ki, tek konuşan şöminenin içinde ki yanan ateşti. Üstümü değiştirip kendime sıcak içecek yapmaya karar verdim. Şöminenin karşısında ki koltukta yer aldım ve elimde ki sıcak içeceğimi yudumlamaya başladım. Sıcaklığı içimde ki yalnızlığa derman olmaya harekete geçmişti. İkinci kez bitmek üzere olan kitabımı elime aldım. Gökyüzüne not. O gökyüzünde yaşarken ben rüzgarda yaşıyordum. Sanki ilk okuyuşumuş gibi hayran kaldım kitabın sözlerine. Kelimelerin içinde kayboluyordum adeta. Sanki sadece benim için yazılmış kitap. Sanki sadece benim okumamı istenilmiş gibi.
Keşke öyle olsa.
Kitabı kapatıp sağ sola odundan kaçmaya çalışan alevleri izledim. Birşeyden kaçan, camı kırmak üzere olan yağmuru dinledim. Herkes kaçmaya hazırmış gibi. Sanki aynı şeyi yapmaktan, aynı şeyi görmekten bıkmışlar gibi. Sanki yeni bir hikayeye başlamak istiyorlarmış gibi.
Yeni hikaye.
Yeni sayfa.
Yeni başlangıç.
Yerimden kalkıp dolabımdan not defterimi aldım. Tekrar yerime geçtikten sonra aklıma gelen ilk sözleri yazmaya başladım...Ateş bile odundan bıkmış kaçmaya çalışıyordu. Sahip olduğu yeri hiçe sayıp başka bir şehire damlamaya göze alan yağmur gibi. Kendi yollarını çizmeye çalışıyolardı. Kimseye muhtaç kalmamaya deniyorlardı. Kim bilir belki acılarından kaçıyorlardır. Belki yalnız kalmak istiyolardır...kırılmamak için?
Ama eğer ateş odunu kabul etmezse birdaha yanamaz. Yağmur olmadan kavuşamaz toprak sevdiğine. Ne kadar kaçmaya çabalasalar bile, onları tutan bir neden var.Benide bu şehirde tutan neden sensin.Rüzgar.
Sözün altına imzağımı atıp kendimden uzaklaştırdım not defterimi. Ateş sözlerimi okumuş gibi umudunu kesip sönmeye gayret ediyordu. Odunları alıp onları şömineyi yedirdim. "Asla pes etme ateş. Kim ne derse desin sen asla pes etme. Eğer biri gelip yapamazsın derse, o onun sonudur senin değil. Hayalini başkalar için sona erdirme. Kendi hayatını kendin yaşa".
Kararını değiştirip birdaha kaçmaya deniyordu ateş. Hafifçe gülümsedim. Aferin sana ateş. Sakın pes etme. Pişman olursun sonra.Benim gibi...
Işınıyla yüzümü gıdıklayarak beni uyandırmaya çalışıyordu güneş. Önce tek gözümü açmaya çalıştım. " Diğer gözünü de aç hade" diyerek diğer gözüme dolandı. Güneşi dinleyerek kapalı olan gözümü de açı verdim. Artık tamamen uyandığımı anlayan güneş bulutun arkasına saklandı. Sabah rutinimi halledikten sonra ceketimi giyip dişarıya ayak attım. Biliyosunuzdur bu hayatta herkesin sevdiği bir mekan vardır. Hep takıldığı. Hep gittiği yer. Benimkisi de kütüphaneydi. Kitapları çok seviyordum. Onlar benim en yakın arkadaşlarımdı. Aslında arkadaştan da öteler...biz bir aileydik. Zile çarpan kapıdan içeri girdim ve sıcacık ortama uyum salamaya çalışmaya başladım. Ceketimi çıkarıp ödünç aldığım kitapları geri vermeğe gittim. "Hoşgeldin güzel kızım. Bakıyorum yine bitirmişsin kısa zamanda onca kitabı". Şeyma teyzenin yanaklarına yaklaşıp bir öpücük kondurdum. "Onun için yenilerini almaya geldim". Şeyma teyzenin tatlı gülüşüne karşılık verip kitap aramaya başladım.
Kendime uygun kitap bulduktan sonra onları çantama yerleştirdim. Çıkmadan önce Şeyma teyzeye el salayıp ondan veda ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgarın fısıltısı
PuisiAcılarımı kalbimden söken rüzgara içimde ki yalnız çocuğu fısıldadım. En güzel dinlediğim şarkı En güzel okuduğum kitap En güzel kokladığım koku Oydu benim için RÜZGAR... Şimdi iznilizle.. ...sizi Rüzgarın fısıltısı ile yalnız bırakıyorum.