5~Yeniden Sevmek

811 51 7
                                    

  Kış ayının derin sessizliği hastane koridorlarının üstüne çökmüşken genç kadın, koridorda bulunan odaların birinde gözlerini kapatmış, uyandığını belli etmeyen halde etrafı dinliyordu. Nerede olduğunu bilmiyor, korkusundan gözlerini açamıyordu. En son hatırladığı şey, silahtan çıkan mermiyle Kerem'in kendi üstüne atlamasıydı. Onun için ondan sonrası karanlıktı. Vurulmamıştı. Buna emindi, bayılmış olmalıydı.

"Ne yap ne et bul o maskeliyi Selim. İstanbul'daki tüm semtlere mi bakarsın, evlerin hepsini mi dolaşırsın bilmem. O Siyah Maske denilen her kimse bulunup önüme getirilmesini istiyorum. Anlaşıldı mı?... Güzel."

Duyduğu sesle gözlerini sıkan Zeynep, bu durumdan nasıl kurtulacağını düşünüyordu. Kapı sesini duymasıyla gözlerini sıkmayı bırakıp normal haline döndü. İçeriye giren bir kadın tahlil sonuçlarının birazdan çıkacağını söyleyip odadan çıkmıştı. Genç kadın içeri girenin doktor olduğunu anladığında şu an hastane odasında yattığını anlamıştı. Ağzından çıkan tek kelimeye dikkatini vermişti. Tahlil demişti öyle değil mi? Eğer tahlil sonucu Kerem'in eline geçerse Kerem, hamile olduğunu öğrenirdi. Tüm gün böyle durup tahlil sonucunu Kerem'in öğrenmesini bekleyemeyeceğine karar verdiğinde gözlerini açıp yeni uyanırmış gibi yaparak doğruldu.

Genç adam esneme sesiyle arkasına döndüğünde Zeynep'in uyandığını gördü. Telefonu cebine koyup sevdiği kadının yatağının kenarına oturdu. Özlemle onu süzerken genç kadın kollarını bağlamış yüzünü ondan tarafa bile dönmemişti. Kerem baş parmağının ucuyla Zeynep'in çenesini hafifçe okşayıp kendisine döndürecekti ki genç kadın elini itmişti.

"Zeynep... Bakmayacak mısın bana? Seni çok özledim. Sensizliğin ne olduğunu anlamak üç hafta yetti bana. Ne olur bak bana."

Zeynep yine bakmamıştı Kerem'e. Onun sesini bile duymak istemiyordu ki. Resmen onu mahalleye getirtmek için dolap çevirmişti. Küçücük çocuğun kafasına bile silah dayamıştı. Şimdi ona söylediklerinin hiçbir önemi yoktu ki! Genç adam, sevdiği kadından geri dönüt beklerken konuşmayacağı kanaatine varıp kalkıp arkasını döndüğü sırada sonunda özlediği sesi duymuştu.

"Eğer bensizliğin ne olduğunu anlamış olsaydın bunları yaşamama izin vermezdin. Bizi başlatan da bitiren de sensin Kerem."

Kerem, Zeynep'e döndüğünde genç kadının yine aynı pozisyonda olduğunu gördü. Sesindeki kırgınlık, anlaşılmaması imkânsız derecede ortadaydı. Sözlerine kaldığı yerden devam ederken, genç adam baş parmakları dışarda, iki elini pantolonun cebine yerleştirmiş, tüm dikkatini ona vermiş onu dinliyordu.

"Beni mahalleye getirtmek için Tosun amcayı kullandın. Küçücük çocuğun kafasına silahını dayadın-..."

Kerem, Zeynep'in lafını "Çünkü, benden kaçtın." diyerek kesmişti. Gözlerini birkaç saniyeliğine kapattığında yaptığı şeyler tek tek gözünün önüne gelmişti. Genç kadın kolları bağlı şekilde Kerem'e döndüğünde biraz sonra ağzından çıkacak olan iki kelimeyle kehribar gözleri yaşla dolmuştu.

"Beni dövdün..."

Genç adam, genç kadından duyduğu iki kelimeyle gözlerini açıp o günü hatırladığında işaret parmağını ona doğrultup "Sus!..." diyerek iki elini boynunun arkasında birleştirip arkasını genç kadına dönmüştü. O günü hatırlamak genç kadına acı verdiği gibi genç adama da aynısını veriyordu çünkü. Ne kadar da pişman olmuştu ona bunu yaptıktan sonra. Ne kadar özrünü dile getirmek istese de genç kadın buna fırsat vermemişti. Genç adam ellerini indirip genç kadına döndüğünde bu sefer onun başını önüne eğmiş parmaklarıyla oynarken buldu. Ama şu ânâ kadar yapmış olduklarının tümü Zeynep'in yüzünden değil miydi? Onu bu aşmaları getiren kendisiydi.

♣LAVANTA KOKUSU♣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin