Kürşad hayatının baharında olmasına rağmen hızlı bir hayatı olmuştu hayat onu bambaşka birisi yapmıştı kürşadın hayatı bir eylül günü saat 12 ye beş kala değişmişti askerden yeni dönen kürşad
canından çok sevdiği yıllardır hayatını paylaştığı evlilik hayalleri kurduğu kız olan aleyna yı görmek için askerden yeni gelmiş olmasına rağmen annesin ısrarlarını dinlemeyip gelir gelmez düşmüştü samsun yollarına askerden geldiğini bilmiyordu aleyna kavga edip ceza aldım bir ay askerligim uzadı diye yalan söylememişti süpriz olsun diye yol boyunca otobüste hep onu düşünüyordu aleyna nın öznesi olduğu hayaller kuruyordu sonununda askerlik bitmişti ve aleyna ile evlenmesi için hiç bir engel kalmamıştı bu düşünceleri düşünürken samsun otogarında otobüsten indi bi anda şok olmuştu çünkü karşısında yıllardır görmediği çocukluk arkadaşı selim i görmüştü sarılıp hasretlik giderdiler
selim ayakta kaldık kürşat dur ben arabayı teslim edeyim geliyorum dediKürşad heyacan içindeydi bir an önce aleynayı görmek istiyordu karşıdan selim in seslendiği yöne yürüdü otogarın cafesinde oturup çay içtiler
Selim kürşad kardeşim bayram degil seyran degil niye geldin samsuna durduk yere dedi
Kürşad utangaçlık içinde soyleyemedi aleynasina geldiğini hiç gezmeye dedi sadece uzunca çocukluklarından bahsettiler bir saat sonra vedalaşıp ayrıldılar
Kürşad aleynanin çalıştığı iş yerine giderken yol uzerinde olan çiçekçiye uğrayıp aleynanin çok sevdigi papatyalardan almıştı bir guzelde susletmisti çiçekçiye içi cıvıl cıvıldı sevincinden koşarak gidiyordu neredeyse aleyna nasılda sevinecek diye düşünmüştü aleynanin üvey babasının işlettigi baharatçı dükkanına yaklaşmıştı içeri sevinçle girdi ve olamazdı bu yanlış görüyor olmalıydı elinden çiçek yere düştü sevdigi kız aleyna başka bir çocuğun elini tutmuş çocuk bunun yanağındam öpüyordu kürşad çıldırmışti belinden silahı çıkardı ve ateş etmeye başladı silah sesleri dükkanda yankılanıyordu
Karşısındaki çocuktan kanlar sızıyordu aleyna öylece bakıyordu onada ateş etmek istedi tam silahı doğrulttu ama yapamadı allah belanı versin dedi içeri adamlar dolmuştu bazıları meraktan bazılarıda kurtarmak için gelmişlerdi sokakta siren sesleri yankılanıyordu teslim ol bırak silahı diye bir ses duyuldu çaresizlik ve bitkinlik içinde bıraktı silahı kelepçe sıkmıştı kollarını meraklı gözlerin arasından geçerek polislerin itip çekmesi eşliğinde karakola götürdüler karakolda genç bir polis teslim aldı evrakları kürşadın koluna girip hadi gidelim dedi boş bir odanin ortasında tepesinde koca bir lamba asılı olan masaya oturttu
Dışarıdan 55 yaşlarında saçlarında yılların verdigi izler beyazlar olan bi adam geldi masanın karşısındaki sandelyeye oturdu cebinden bi sigara çıkardı sigaranın dumanını içine çekti anlat dedi neden vurdun ne husumetin vardı nerden tanıyordun o çocuğu sen dua et çocuk ölmedi ama yürüyemez bundan sonra delik deşik etmişsin bacaklarınıKürşad başından geçenleri bir bir anlattı polis sigarasından çekip kürşada bakıp degdimi be oğlum dedi susmuştu kürşad ne diyebilirdiki sordu kendi kendine sahi degdi mi ?
Emniyet ve savcılıktaki işlemlerinin ardından ceza evine sevk edildi polis dosyasıyla birlikte gardiyana teslim etmisti gardiyan koluna girdi beraber girdiler cezaevine ardı ardına demir kapılardan geçiyordu her demir kapıdan geçişte ışığa dahada uzaklaşıyordu ruhu daralıyordu zincire vurulmuş bir dev gibi ne kadar cirpinsada kurtulamıyordu sonunda uzerinde pencere şeklinde küçük parmaklık olan kocaman bir bir kapının önünde durdular gardiyan kapının klidini açtı yaşlı bir adam kapıya doğru yürüdü gardiyan yaşlı adamın kulağına bir şeyler söyledi allah kurtarsın deyip kapattı kapıyı yaşlı adam benim adım bedri dedi bu koğuşun ağasıyım bi derdin sıkıntın olursa bana söylersin dedi boş bir yatak gösterdi kürşad'ın şu anda en ihtiyaç duyduğu ve tek yepabileceği şey dusunmekti aklında bir sürü sorular geçiyordu bir sürü nedenler niyeler acaba ailesi duymuşmuydu annem çok üzülmüştür diye düşündü babası bunu nasıl kaldırırdı bir daha onları görebilecek miydi neden olmuştuki bunlar o kadar sevmenin cezası bumuydu ah aleyna dedi kendi kendine bitirdin hayatimi dedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Işığı Söndürülmüş Denız Feneri
Short StoryAşk meyve aşısı gibidir ağacın kafasını kesip yapılır aşı tutarsa o işe yaramayan meyvesiz ağaç meyve verir aşı tutmazsa yazık olur güzelim ağaç kurur gider kuruduk azizim kuruduk...