Bar

164 21 19
                                    

Eveeet ve hikayemizin 2.bölümüyle karşınızdayız asdfagsg. Aslında kimse okumuyo gibi ama ileride inşallah okursunuz. Ve okuyanlar için söylüyorum. Vote + yorum falan yaparsanız çok sevinirim bbqleriw. Çünkü vote alınca yazasım geliyor. Emeğe karşılık olarak. Çok teşekkürleer.

Multimedya Mert.

Bölüm Parçası: Adrian Lux-Damaged (Dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Zaten bölüm içinde de bu şarkıdan bahsediliyor:Dd )

İçeri girdiğimde ortalık yıkılıyodu. Deli deli dans edenler, alkol alıp kendinden geçenler... Bu bar Bodrum'da en sevdiğim bar. Neden mi? Çünkü bu bar Bodrum'da benim alınabildiğim tek bardı. 16 yaş üstünü alıyolardı. Ve bu cidden iyidi. Aslında Tuna'yla birlikteyken onun adını kullanarak her mekana rahatça girebiliyorduk ama her neyse, artık o yoktu değil mi? O yüzden kendi başımın çaresine bakmalıydım. Geçen seneden beri buraya girebiliyordum. Zaten biraz da büyük gösterdiğim için çok sıkıntı olmuyordu. İçki çok içmezdim yani sarhoş olmazdım GENELDE ama bu gün tam sarhoş olunasıydı. Sonuçta buraya kafa dağıtmaya gelmemiş miydik yani?

Eğlenmek bugün kesinlikle hakkımdı.

"Arya yalnız ortalık yıkılıyor baksana."

"Aynen ya. Buraya bayılıyorum. Neyse ne içelim? Bira?"

"Tamam bana uyar."

Barmenin yanına yaklaşıp iki bira istediğimizi söyleyip masamıza geri döndüm. Birazdan içkilerimiz gelmişti. Durmadan bitirip yenisini içiyordum ve yavaş yavaş sarhoş olduğumu hissediyordum. Sanki ayağımın altından yer kayıyor gibiydi. Ama aynı zamanda mutluydum.

Bir şey insana aynı anda hem iyi hem de kötü nasıl hissettirirdi ki? Sarhoş olmak tam böyle bir şeydi. Aşık olmak gibiydi. İyi ve kötüyü aynı anda tadıyordun.

"Arya yavaş ol çok içiyosun sarhoş olacaksın."

"Ahahah. Ben mi? Yok daha neler." Bunu derken bile sarhoş olduğumun farkındaydım aslında.

"Olsun dikkat et yine de sen yeter bu kadar. Dans falan et içme artık. Yakında ayakta duramayacaksın."

"Evet, haklısın galiba. Hadi sen de gel dans edelim."

"Yok ben biraz oturucam sonra gelirim, keyfine bak." Sanki keyfim vardı da.

Müziğin ritmine kendimi feci kaptırmıştım. Arkadan çalan şarkı Damaged. Tam moral veriyordu şu an. Teen Wolf'u hatırlamak iyi gelmişti. Tam dans edilecek şar...

"Elbiseeeeeem. Naptığını sanıyosun sen biraz dikkatli olsana."

Üzerime bir bardak dolusu kırmızı şarap boşaltılmıştı ve elbisem berbat bir haldeydi. Ve bunu döken çocuk özür bile dilememişti, bu nasıl umursamazlık?

"Ya sen nasıl umursamaz birisin. Kıyafetimin üzerine bi bardak şarap boşaltıyosun ve daha özür bile dilemedin. Gerçi özür dilesen de bi şey değişmez ama hani insan bi kibarlıktan olsa da özür falan diler dimi? "

"Sen hiç susmaz mısın? Hani hep böyle geveze misin yoksa bana mı öyle denk geldi?"

+Ben mi? Ben mi gevezeyim. Yok daha neler. Hem suçlusun hem güçlü. Tüm erkekler hepiniz aynısınız. Hataları hep kendiniz yapıyorsunuz, sonra da hiç bir şey olmamaş gibi davranıyorsunuz. Bi de üstüne üstlük suçu bize atıyorsunuz.

Aşırı sinirliydim. Kıyafetlerim benim en hassas noktamdı ki zaten böyle kırılgan bir günümde bu hiç hoş olmamıştı. Çocuk, "Bütün hepsi beni bulur sanki." diyerek çıkışa yöneldi. Bir dakika ya, bu kadar kolay mı kurtulacaktı?

Ben de arkasından koşarak çıktım. Sinirle önüne geçtim.

"Bana baksana sen. "Bütün hepsi" seni bulur derken. Ne demeye çalışıyosun?!"

"Bence sen gayet de ne demeye çalıştığımı anladın ve o yüzden dışarı çıkıp bana bağırmaya geldin. Veya da dur, bardan benimle birlikte dışarıya çıktıysan başka amaçların da vardır belki ha?" Son dediği üzerine afalladım. Ne ima ettiğini gayet iyi anlamıştım. Ve bu hiç iyi olmadı.

"Egoist piçin tekisin."

"Ne dedin sen?"

"Egoist piçin tekisin, dedim. Kulaklarda bir sorun var galiba." Derin bir nefes aldım. Sakin olamıyordum. "Ben senin o ima ettiğin kızlardan değilim tamam mı? O yüzden dediklerine dikkat et."

Ve tam bunu dedikten sonra kusmaya başladım. Ahh hayır! İğrenç, kelimenin tam anlamıyla iğrenç. Onun önünde böyle rezil olmamam gerekiyordu. O sırada saçlarımı tuttu ve arkada birleştirdi. Bana yardımcı olmaya çalışıyordu. "Tamam geçti bir şey yok." diye fısıldıyordu. Kusmaktan nefret ediyordum ama elimden bir şey gelmiyordu.

"Özür dilerim." diye mırıldandıktan sonra gözlerim iyice kapanmıştı. Uyku beni karanlığına doğru çekiyordu ve ona engel olamıyordım. Git gide göz kapaklarım kapanıyordu.
O sırada bir eli belimde diğer eli de bacaklarımın altında olacak şekilde beni kucağına aldı. Konuşmaya ve içeride arkadaşımın olduğunu söylemeye çalılıyordum ama kelimeler çıkmıyordu. Uykuya kendimi teslim etmemeye çalışıyordum. Keşke bu kadar içmeseydim diye içimden kendime lanetler okuyordum. Ama olan olmuştu.

Bir arabaya oturtulup kemerimin bağlandığını hatırlıyorum. Ve daha sonra araba çalıştırma sesini. Sonrasında kendimi teslim ediyorum. Fakat daha sonra tekrar birinin kucağında olduğum hissine kapılıp uyanıyorum. Eve gelmiş ve beni bi yerlere götürüyordu. "Ece'ye haber ver" diye mırıldandım ama anlaşılır çıkmadığına emindim. "Tamam uyu sen bir şey yok." dediğini duyar gibi oldum. Sonra beni yatağa bıraktığını anlamıştım.

Hatırladığım ve sabah kesin unutacağım son cümle de şu olmuştu:

"Uyurken seni görseler bu kadar geveze olduğuna kimse inanmaz. İyi geceler güzelim, iyi geceler"

Bölümü umarım beğenmişsinizdir:d Esas çiftinizin ilk tanışması oldu bu bölümde. İleride bakalım neler yaşayacaklar. Neyse okuyanlara çok teşekkür ederim:d Takipte kalın.

TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin