Odam biraz küçuk ama kullanisliydi. Chuan'in odasindakinin aksine benim odamda ranza yoktu. Onun yerine karsilikli iki yatak vardi. Ki boylesi benim icin daha iyiydi. Ayrica tuvaleti, banyosu, buzdolabi da vardi. Hatta uzerinde musluk olan minnacık bir tezgah bile vardi.
Tabi calisma masalarimiz ve dolaplarimizi saymiyorum.Simdilik sadece bavullarimi biraktim ve disari ciktim. Annem gelince beraber yerlestirirdik odami. Donut posetimi ve cantami da alip odadan ciktim. Biraz kampusu gezecektim. Aslinda Chuan' i da cagirmayi cok istedim ama sarkintilik yapmis gibi olmayayim diye cagirmadim. Tatli cocuktu.
İlk once havuz basina gittim ve orada biraz oturdum. Donutlarimdan yedim. Guzel bir öğleden sonraydı. Huzur içinde ağaca yaslanmış, kulaklikla 'the vamps' dinlerken acıktığımı fark ettim. Gereginden fazla hızlı çalışan metabolizmam sayesinde donutları çoktan sindirmiş olmalıydım. Harika. Şimdi gidip tek başıma güzel bir mekan bulmam ve yemek yemem gerekiyordu. Dediğim gibi, yanlizliğı sevmem. Ama alışmam gerekecek sanırım.
Yerimden kalkıp rastgele yürümeye başladım. Kampüs çok büyük olduğu için bisikletle gezenler vardı. Bi ara bi tane kiralamayı kafamin bir köşesine yazdım.
Bir sure aradiktan sonra tam da bana göre bir yer buldum. Kiloyla yemek aldığınız yerlerden biriydi. London'ın bir cok yerine kiyasla fiyatlari da ucuzdu. Tabağımı nefis yemeklerle doldurup bir ağacın altındaki boş bir masaya oturdum.
Hunharca tıkınırken birden tepemde bir ses duydum."Selam. Oturabilir miyim?"
Bu Chuan'dı. Yüzüme istemsizce bir gülümseme yayildi. "Tabi." dedim. "Oturabilirsin."
Chuan da benim gibi ne yemek bulduysa hepsinden almıştı. Herhalde yabancı olduğumuz her halimizden belli oluyordu.
"Burayı sevdim." dedi Chuan. "Soğan halkaları yapıyorlar."
"En ilgini çeken oydu heralde." dedim soğan halkalariyla kaplı tabağına bakarak.
"Evet. Müthiş bişey bu. Bizim orda pek yapmazlar."
"Nerelisin?"
Chuan zaten kısık olan gözlerini daha da kıstı. "Tahmin et."
Büyük bir ikilemde kalmıştım. Çinliler, koreliler ve japonlarin karıştırılmaktan nefret ettiklerini biliyordum. İşin kötüsü insan yüzlerini ayırt etmekte berbattim. Şirin bir gulumseme takinarak, "Bir ipucu ver." dedim.
"Wo jiao Chuan."
"ÇİN!" diye zıpladim. "Tahmin etmiştim ama riske atmak istemedim."
Chuan güldü. "Merak etme seni yemezdim."
"Öyle umuyorum." diyerek ellerimi önümde birleştirdim. "Peki ben nereliyim?"
"Amerikan." dedi kwndinden emin bir şekilde. Ama sonra tereddute düştü. "Aslında İskoç da olabilir ama o zaman amerikan aksanıyla konuşmazdın. Doğru mu?"
"Bilemedin. Hah. Yarı türk yarı iskoçum."
Gözleri iri iri açıldı. " Gerçekten türk müsun? Hiç aklıma gelmezdi."
"Biliyorum, herkes böyle söylüyor."
Tabağimdaki yemeklerim bitmisti. "Ben tatli alicam." dedim Chuan'a.
Oda son lokmasını ağzina tıkıştırip benimle geldi."Buraya bayildim." dedim. "Temiz hava, güzel yemekler..."
"Aynen. Pekin'den sonra burasi cok farkli."
"Adeta bir cennet."
"Yok o kadar da degil." dedi. İkimiz de güldük.
Tatlı olarak kahve ve birkaç değişik kurabiye aldim. Aslında çay içerdim ama burda sütsüz çay yapmıyorlardı. Bu sefer yemeklerimizi alip odamiza döndük. O günkü gezinti bana fazlaydi bile.
Benim odama henüz bir oda sıfatı yakıştıramaycağımızdan dolayi Chuan'ın odasına geçtik. O bayağı yerleşmiş gözüküyordu."Sen ne zamandır burdasın?" diye sordum.
"İki hafta oldu." dedi oturabilmemiz için yatağını düzeltirken.
"Oda arkadaşın var mı?"
"Sanırım bizden bir sınıf büyük. Ama hiç görmedim. Sadece bir kaç eşyası burda duruyor." deyip oturdu. Ben de karsısina oturdum. Artık konu geçişini bile takip edemediğim alakasiz konularda uzun uzun konuştuk.
Uykum geldiğini fark ettigimde saat gece 1 olmuştu. Chuan'a iyi geceler deyip odama geçtim.
Evet, bu üniversitede ilk günümdü. Ve gayet güzel geçti. Chuan'ı da sevdim. Umarım iyi arkadaş oluruz. Yarın beni bomboş bir gün bekliyor. Sanırım artık yatmalıyım.
Sizce bölümlerin uzunluğu iyi mi, yoksa biraz daha uzatayım mı?
Kendim de çok uzun bölümleri okumaya üşendiğim için kısa yazıyorum. Umarım beğenirsiniz🙆🙆🙆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇ, İKİ, BİR... KAYIT!
Chick-LitPekala, bu benim. Ve hayatım bir filmse, şu an yepyeni bir sahneye başlamak üzereyim. O zaman; Üç, iki, bir, ve KAYIT!