~17~

170 51 2
                                    

17. BÖLÜM

Boğazımı yakan, nefes almamı engelleyen uyanmalardan birini yaşamamıştım. Evet, Adam rüyamı ele geçirmiş ve rüyamda beni öpmüştü. Ve ben de ona karşılık vermiştim ama uyandığımda ona dair hiçbir şey hissetmemiştim. Ki bu da çok can sıkıcıydı.

Şu an okula giderken bile buna bu kadar takılmış olmam belki de normal değildi ama laneti yüzünden ona sahip olamamak... Saçmaydı. Adil değildi.

"Stella?"

"Hı?"

"Yine ne düşünüyorsun da beni dinlemiyorsun?"

Yan koltukta oturan en iyi arkadaşıma baktım ve ona yalan söylemekle söylememek arasında gidip geldim. Eğer ona tüm bu doğaüstü yaratıklardan -ve benim de onlardan biri olduğumdan- bahsedersem arabayı okul yerine bir akıl hastanesine sürerdi. Bu yüzden ona gerçeğin kırpılmış halini söylemeyi tercih ettim.

"Adam."

"Ah, o sersem!"

Bir anda içim Adam'ı koruma güdüsüyle dolmuştu ama yapmadım. Sessizce başımı öne eğip onayladım. Gaby arabayı okulun park yerinde durdurunca ceketlerimize iyice sarınarak okula yürümeye başladık. Kış iyice yüzünü göstermeye başlamıştı. 

Edebiyat sınıfında yerimizi alırken gözlerim yan yana oturan ve bir şeyler fısıldaşan David ve Mary'ye kaydı. Adam hala ortalarda yoktu. Mary kafasını kaldırıp beni görünce yerinden kalkıp hızlı adımlarla yanıma geldi.

"Günaydın Stel. Günaydın Gaby."

İkimiz de ona karşılık verince Mary elindeki kolyeyi havaya kaldırdı ve "Bunu tak lütfen Stella," dedi.

"Takmak istemiyorum Mary."

"Bak, eğer kolyeyi takmazsan sana zarar verecekler. Seni karanlık tarafa çekmek istiyorlar anlamıyor musun?"

"Ne demek istiyorsun?"

Mary etrafına bakınıp sessizce "Annenin seninle iletişim kurduğunu biliyoruz Stel. Ama eğer Richard'ı seçersen... O zaman o yaratıklardan biri olursun," dediğinde istemsizce yüzümü buruşturdum.

"Kolye ne işe yarayacak?"

"Neden sana yaklaşamıyorlar sanıyorsun? İlk günleri hatırlasana."

"Ah, kolye sayesinde."

Bana "Günaydın," diyen bakışlarla baktığında "Tamam. Kolyeyi takacağım," dedim.

"Takmana yardım edeyim," dediğinde saçlarımı toplayıp ona arkamı döndüm. Birkaç saniye sonra boynumun etrafından dolanan eller Mary'ye ait değildi. Tanıdık kokusu burnuma gelirken derin bir nefes aldım.

Adam.

Olabildiğince ağır hareketlerle ona döndüğümde yüzündeki çarpık gülümsemeyi gördüm. Ukala. Tam konuşmak için ağzını açmıştı ki öğretmenimiz Bayan Andy'nin "Günaydın sınıf," demesiyle konuşamadı. Hepimiz yerimize otururken telaşlı adımlarla yerine geçiyordu.

Dersin sonuna doğru cep telefonumun titremesiyle dersten tamamen kopup dikkatimi telefonuma çevirdim. Bir yeni mesaj bildirimini görünce bildirime tıkladım.

Kimden: Adam

Barıştık sanıyordum.

Onun sırasına baktığımda yine sırasına yayılarak oturmuştu. Vücudu hafifçe bana dönüktü ama bakışları öğretmenimize sabitlenmişti. Yüzünde hala aynı çarpık gülümsemeyle elindeki telefonu çeviriyordu. Gözlerimi devirip ona bir cevap yazdım.

Shadows or Angels? (DÜZENLENİYOR.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin