2; moon

17K 715 360
                                    

🎶bts - the truth untold.

Tanrı cennetin bütün masumluğuna rağmen kabuk bağlamış özüne ateşin can yakan sıcaklığını ustaca yerleştirmişti. Kötülükten muaf tutulmuş meleklerin kalbine, sıcaklık dokunduğunda cinnet geçirerek cennetin duvarlarını, toprağını tırnaklarıyla kazımaya başlamıştılar.

Cennet ve cehennem komşu olmasına rağmen birbirlerini yok edecek o nefretle ruhlarını iliklemişti Tanrı.

Sonra, cehennemin ölüm melekleri cennetin çiçeklerini soldurdu, cennetin suları cehennemin volkanlarını söndürdü. İki kavram arasında yüzyılları delen bir kavga başladı.

Daha sonra, bir meleğin kalbinde ölüm çiçeğinin külleri, aynı çiçeğin teninde ise meleğin dikiş izleri bulundu.

Cehennem, çiçeğin küllerini gömmek için yerin yedinci katına indi, cennet ise  meleğin ruhunu bulmak için göğün yedinci katına yükseldi.

Ve Tanrı der ki; Cennet de, cehennem de olsa ikisinide ben yarattım. İkiside eşittir.

"Şu beynini halk tuvaletinde unutan ve klozet görevini görüp milletin orasını burasını elleyen sapığı çekip alın başımdan!"

Sera bağırarak sınıfa girdiğinde sıranın üzerinde gezdirdiğim bakışlarımı ona çevirdim. Arkasından Hoseok'ta sırıtarak girdiğinde durumu anlamış gibi bakışlarımı onlardan çektim.

Tam karşımda dirseklerimi yasladığım sıranın üzerinde bağdaj kurarak oturan Hei bakışlarını kısa süreliğine onlara çevirse de, kafasını bıkkınlıkla iki yana sallayarak tekrardan bana döndü.

"Şunların ilişkisini tam olarak anlamış değilim. Hoseok Sera'ya hayalet gibi dadanıyor ve Sera ondan kaçıyor, başka bir açıdan ise Sera kaçıyor ama Hoseok'a doğru."

Ellerimi teslim oluyorum dercesine havaya kaldırdım; "Ben masumum."

"Hoseok'u başımıza sen sardığına göre bu işin kökü sensin." Hei tek kaşını kaldırarak yüzümü kuşkuyla süzdüğünde ellerimi indirip sıkıntılı bir nefesi dışarı verdim.

"Hoseok benim arkadaşım." İfadesiz bir sesle konuştuğunda zaman kaybetmeden beni düzeltti Hei. "Sapık bir arkadaş."

Eşzamanlı olarak Sera yanımıza geldi ve sıranın üzerine Hei'nin yanındaki yerini alarak oturdu. İkiside sıranın üzerinde oturduğu için kafamı kaldırarak onlara bakmak zorunda kalmıştım. Sera kolunu Hei'nin omuzuna atarak onun saçlarının arasına serseri bir haraketle öpücük bıraktı. Hoseok'u atlatmış gibiydi.

"Hei saçın unicorn kusmuğu kokuyor yine."

Hei yüzünü buruşturarak Sera'nın kafasını itti.

Hei ve Sera iki yakın arkadaşımdı; ama bana yakın oldukları kadar birbirlerine o kadar da zıtlardı. Hei daha çok modaya uyum sağlayan, bakımlı ve cici bir kız olmasına karşın Sera tam bir sokak çocuğuydu.

Bakışlarımı kendimi alamadan onların üzerinde gezdirdim; Hei'nin üzerinde bebek mavisi bol bir kazak ve beyaz mom jean vardı, sarı saçları fönlü ve bakımlıydı. Sera ise neredeyse tamamı yırtık pantolon ve siyah bir tişörtle abisinin siyah kepini kafasına geçirmişti. İşte aralarındaki farklılık dağları delip, okyanusları kuruturdu.

all bright wonders like taehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin