Yavaşça gözlerimi açmaya çalıştım. Yer yerim uyuşmuştu. Ayağa kalkmak istedim ama yapamadım. Ayaklarımın altında toprak yoktu. Ellerimle dokunduğum yumuşak ve ipeksi şey çimen değildi.
Gücümü toparlayıp başımı kaldırdım ve gözlerimi açtım. Rüyada olduğumu düşündüm. Ama tüm vücudumun kasılması, çektiğim acı gerçekti. Peki ben nasıl oluyor da şuan Markut'un sırtındaydım?
Gerçek olamazdı. Markut ve diğerleri... Hepsi bir efsaneydi. Midem bulandı. Kusacak gibi oldum ama hemen toparlanmalıydım. Asla normal bir ırk olmadık. Hayatımızın her anı doğaüstü olaylarla doluydu.
Ama hayran olduğun bir yaratığı görmek... Bu paha biçilemezdi.
Bacaklarım iki yanda, yüz üstü yatıyordum. Yüzümü o muhteşem tüylerinden kaldırıp aşağıya baktım. Kanatları o kadar büyüktü ki... Üstünde rahatça yürüyebilirdim.
Çok yüksekteydik. Ve çok hızlı gidiyorduk. Oldukça uzaklardan bir şeyin bize doğru yaklaştığını gördüm. Markut kadar büyük sayılmazdı. O da bir kuştu ama pençelerini göremiyordum.
Yaklaştıkça üstümüze doğru çıktı. Çok yukarıdaydı ve artık pençelerinin olmadığına emindim. Yavaşça bize doğru yanaştı. Emin olduğum ikinci şey ise bu kuşun Huma olduğuydu...
Tanrı bugün beni ne kadar şaşırtacaktı bilmiyorum. Bir süre yanımızda uçtu. Sonra, emin değilim ama sanki gözlerimin içine baktı. Aslında evet, tam olarak gözlerimin içine bakmıştı.
Ama bu kadar yüce bir varlıkla kendimi kıyaslayamıyordum. Bunu yapmam da aptallıktı zaten. Ayağa kalkıp ona doğru bir kaç adım attım. Markut o kadar hızlı uçuyordu ki çok zor dengede duruyordum.
Elimi kaldırdım. Ona da dokunmak istemem çok mu bencilceydi?
Dengemi kaybedip Markut'un kanadının üstüne düştüm. Düşmemle birlikte kolumdaki yara kendini bana hatırlattı ve büyük bir çığlık attım. Acı içinde başımı kaldırdığımda Huma bana tüylerinden birini bahşetti.
Zor bela havada yakaladığım tüyünü avuçlarımın içine alıp ona başımla teşekkür ettim. Neden böyle bir şey yaptım bilmiyordum ama kendimi ona borçlu hissetmiştim.
Gözlerimin önünden yavaşça kayboldu. Gökyüzünde o kadar yükseklere çıktı ki sanki göğün sonu yok gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Simurg ve Yakut Taşı
FantasyHem şaman soyundan gelen hem de bir suikastçi olan Simurg ve halkı için zor günler kapıdaydı. Peki Simurg bu zor günlere hazır mıydı?