Sabah Melih in sesi ile kalkmıştım.Bağırıyordu üzüm hadi kalk diye.Evet bana hep üzüm diye seslenirdi.Bu hoşuma giderdi.Ara sıra bu kelimeyi kendi kendime anlamlandırmaya çalışırdım.Ara sıra kendimi kolay ezilen güçsüz bir kuru üzüm gibi hissederdim.Ama ara sıra da yeni olgunlaşmış bir yeşil üzüm gibi. Melih in bana bu lakabı takmasının nedeni en sevdiğim meyvenin üzüm olmasıydı.Melih in sesini duyunca kalktım.Bana haydi derse geç kalıyoruz dedi ve hazırlanmaya başladım.Derse gittik. Melih bana iyi geliyordu.Aynı Defne gibi .Onun yanında ezikliğimi unutuyordum.
Derse girdik ve telefonuma hiç bakmamıştım Defneden mesaj gelmişti .Günaydın gariplik.Gariplik onun bana dediği onlarca lakaptan sadece biriydi .Aslında hoşuma gidiyordu.Mesajı okumam hafifçe tebessüm etmeme sebep oldu.Tebessümüm Melih in sorusuna neden oldu niye gülüyorsun üzümler kralı.Yengeden mesaj mı var dedi.Defneye yenge derdi.Bende evet dedim günaydın yazmış. Hafifçe güldü.
Ders bitince benim odama gidiyorduk ki yolda bir kızın üstüme düşmesi ile şaşkınlığımız diz boyu oldu. Melih kız üstüne düştükten sonra barbie taklidi yapıp aysu bensu çoksu şaşırdımsu kızsu dikkat etsenesu dedi.Ve ben gülerken kız anlamamış bakışlarla bize baktı .Ben kıza sen onu boşver sen iyim isin dedim .Kız hafifçe güldükten sonra iyiyim demişti üstümüze düşmesinin nedeni topuğunun kırılmasıydı. Kıza üzülmüştüm ayağı çok acıyor olmalıydı. Melih ile birlikte oradan uzaklaşırken Melih kıza dik dik baktı.Ben ise Melih in kafasını elime döndürmekle yetindim...