[14]

5.8K 474 123
                                    

ATEŞ

"Hadi artık, Yağız." 

Yüzünü benden uzaklaştırıp rastgele bir yere odakladı bakışlarını. Ona bunu kimin yaptığını fazlasıyla merak ediyordum. Öğrenir öğrenmez de gereken neyse onu yapacaktım. Sırtını gördüğümde boğazımda bir yumru oluşmuştu. Sanki onun değil de benim başıma gelmişti onlar. 

Gözlerini kısa bir süreliğine bana çevirip tekrar başka bir yere baktı ve konuşmaya başladı.

"Senden ayrılmadan günler önce babam telefonumu istemişti. Bir şekilde de mesajları görmüş. Konuşmalarımızı okur okumaz da deliye döndü. Günlerce dövdü beni, sözlü şiddet uyguladı. Senden ayrılmamı sürekli söyledi. Ama kabul etmedim."

Titrek bir nefes aldı ve bana baktı tepkimi ölçmeye çalışır gibi. Bense ona, gözlerim dolu dolu bakıyordum. Tam olarak ne olduğunu bilmeliydim. Bilmeliydim ki ne yapmam gerektiğini kafamda net bir şekilde tasarlamalıydım.

"Eğer ayrılmazsam sana da şiddet uygulayacağını söyledi. Sana bir şey olacak korkusuyla kabul ettim. Sadece senin için. Daha sonra da bir bahane bulup senden ayrıldım, içim yana yana."

Artık gözlerini gözlerimle buluşturdu ve dosdoğru bana baktı. Alt dudağını ısırıp serbest bıraktı ve devam etti.

"Seninle gizli gizli bile buluşma şansım yoktu. Babam kuzenimi başıma dikti ve elim kolum bağlı seni uzaktan seyrettim. Seninle göz göze gelmeye bile korkar olmuştum. Gerçekten her şey için üzgünüm, Ateş."

Dudaklarımı birbirine bastırıp elimin tersiyle gözlerimi sildim. Kollarımı boynuna dolayıp sarıldım canını acıtmamaya çalışarak. Fısıltıyla, "Olma. Üzgün olma. Hiçbiri senin suçun değil," dedim titreyen sesim ile birlikte. Daha sonra ekledim. "Sırtındakiler ne zaman oldu?"

"İki gün önce," dedi benim gibi fısıldayarak. 

Aramızdaki mesafeyi açmadan geri çekildim. Ellerimi yüzüne götürüp yanaklarını başparmağımla okşadım. "Geçecek. Tekrar yoluna girecek her şey," dedim fakat nasıl olacağı hakkında hiçbir bilgim yoktu. Sadece daha fazla üzülmesini istemiyordum. Başına neler geldiğini bile bilmiyordum ve ben ona bir sürü şey söylemiştim. Acısının üstüne tuz basmıştım resmen. 

Gözlerini kapattığında kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu. Böyle bir güzelliği gerçekten üzmüş olamazdılar. Başta ben olmak üzere. 

Tüm cesaretimi toplayıp ona yaklaştım. Aramızda milimler kala durdum ve son kez yüzüne baktım; kapalı olan gözlerine, kaşlarına, burnuna, dudaklarına...

Dudaklarımı dudaklarının üstüne bastırdım ve birkaç saniye bekledim. O da dudaklarını araladığında öpmeye başladım yavaşça. Acıları dinecek gibi yavaş yavaş ve nazikçe öpüyordum. Özlemle karışmış duygularım dudakları arasında kayboluyordu sanki. Her öpüşünde eriyip tekrar canlanıyordum adeta. 

Geri çekildiğimizde kapalı gözlerimizi aynı anda açtık ve doğrudan gözlerine baktım. Mutluluktan mı yoksa kavuşmuş olmamızdan mı bilmiyordum ama gözlerinin içi parlıyordu. Gülümseyip, "Seni seviyorum," diye fısıldadım.

"Seni seviyorum," diye tekararladı. 




anamm yazarken bazı yerlerde eridim ağağağaağ

(hatalar olabilir, üzgünüm) ♥

yine yeni yeniden [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin