"Ben de içebilir miyim? " dedi elimdeki sigarayı işaret ederek. Küçük bir çocuğa içirmek istemiyormuşcasına ona da içirmek istemiyordum. Fazla masumdu.
"Hayır olmaz." dedim. "İçemezsin." Dudaklarını büktü.
"Ama bir keresinde sabahlara kadar bira içip sarhoş olmuştuk?" dedi gülerek. İçki başkaydı sigara başkaydı.
"Hayır." dedim kesin bir ses tonuyla. Ona değer veriyordum. Hoşlanmıyordum ya da aşık değildim. Fakat değer veriyordum elbette. Onu kaybetmekten korkuyordum.
"Senden hoşlanıyorum." dedi bana bakarak. Gülüyordu. Ben de gülümsemeden edemedim.
"Biliyorum." dedim. "Biliyorum. Ama bende ne bulduğunu bilmiyorum." Düşündü.
"Bir kere çok güzel bir kızsın. Çok güzel saçların var. Gözlerin çok güzel. Kimsede görmediğim derecede keskin mavi gözlerin var. Çok güzeller. Çok güzelsin." Kaşlarımı çattım.
"Beni sadece güzel bulduğun için mi seviyorsun?" diye sordum.
"Hayır. Her şeyini seviyorum. Anlamsız ama güzel duran dövmelerini. Sigarayı içişini. Masum olmayışını. Herkese karşı olan tavrını." Gülümseyerek gözlerime bakıyordu. Gözlerimi kaçırdım. Sevgisine karşılık verememek kötü hissetmeme sebep oluyordu. Ben de isterdim sevmek. Sevebilmek. Sınırlarımı aşmak. Kendime göre sebeplerim vardı elbette. Belki bir gün severdim.