1.BÖLÜM: "ZİHNİMDEKİ YABANCI"

11.4K 472 246
                                    

''Sözler ve bakışlar, bugüne dek en büyük katliamı yaptılar.''


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Herkesin uzak durduğu biri o. Canavar, hasta ve katil diyorlar ona. İsmi Ural. Adının anlamını koyu mavi gözlerinde taşıyor. Aydınlık bir gece var o gözlerde. Kimse görmüyor, kimse duymuyor. Kimse benim kadar şanslı olamıyor çünkü o, sevgisini yaşatıyor.

Yazım tarihi: 22.05.2020
Yayım tarihi: 11.10.2020

siz de kendi tarihinizi bırakın :") Bu hikayeyi sevmeniz dileği ile♡

Şarkı: Ressamın Şarkısı.

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen💛💫


Dudaklarım ne kalın ne ince.

Kalemi saman rengindeki kağıdın üzerinde gezdirdim. Yüzü belirsiz adamın dudaklarını çizdim.

Burnum mu? Bilmem ki, düz iniyor işte.

Zihnimde yankılanan o sesle kalkık bir burun ucu çizdim. Hala belirsiz bir yüzdü.

Kaşlarım çatık hep.

Kalemi küçük vuruşlar ile kağıda vurdum, tek tek kaş tellerini çizerek gür ve kavisli bir kaş çizdim.

"Gözlerim..." dedi o ses. "Rengini bilmiyorum ama sana bakınca parlıyorlar."

Kalem elimden düştü. Ellerimi başıma yaslarken zihnimin içinde yabancı bir çocuğun sesi durmadan yankılanıyordu. Bana kendini anlatıyordu ve o sesi duydukça onu tanımak için portresini çiziyordum.

Elimdeki defteri sertçe kapattığımda odamın kapısının tıklatılmasıyla "gir," dedim ve babam temkinli adımlarla içeri girdi. "Ermeda?"

"Efendim?" dedim bağdaş kurduğum yerden kalkarak. Babam gülümseyen gözlerle bakarken sebepsizce ona karşı bir nefret duydum. Sevgisi, gerçek miydi?

"Yemek hazır. Seni bekliyordum." Başımı salladım. "Ellerimi yıkayıp geliyorum." Yüzündeki gülümseme yavaşça solarken bana bir şey diyecek gibi oldu ama sonra vazgeçip odadan çıktı. Bir süre hareket edemedim. Bazen ona haksızlık ettiğimi düşünüyordum ama geçmiş, sayfalarını birer birer önüme serdiğinde oradaki yalnız ve kimsesiz kız çocuğuna ihanet edemiyordum. Babama haksızlık etmiyordum. Her şey olması gerektiği gibiydi. Gerçek ve acımasız.

Lavobaya gidip ellerimi yıkarken gözüm aynaya takıldı. Kumral saçlarım az da olsa dağılmıştı ve omuzlarımdan aşağı bir nehir gibi dökülüyorlardı. Ela gözlerim tüm gece uyumamamın etkisi ile kırmızı damarlar ile sarılmıştı. Derin bir nefes alıp gözlerimi aynadaki yansımamdan çektim. Yansımalar gerçeği gösterir. Başımı iki yana salladım ve benimle konuşan o çocuğu yok sayarak mutfağa doğru ilerledim. Gerçi mutfak salon ile ortaktı. Küçük bir masa vardı ve bu bizim için yeterliydi. Babam ve ben. İki kişiydik.

HAYALDEN PORTRELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin