'Beni Fazla Zorluyordu'

459 36 11
                                    

Geç yazdım ama inanın sınavlarım falan vardı. Kusura bakmayın.

Bakın bir şey diyeceğim. Gerçekten ne oy veriyorsunuz ne yorum yapıyorsunuz.

Doğru söyleyin hikayeyi artık sevmiyor musunuz?

Cidden üzülüyorum bebeklerim neden böyle yapıyorsunuz? :(

Neyse hatalarım için kusura bakmayın vee iyi okumalaaar.

Youngjae'nin ağzından

Kalbimde bir ağırlık vardı. Hani derler ya öküz oturdu diye. İçime bir öküz oturmuştu ve sanırım bir süre onu orada misafir edecektim. Ağlayamıyordum. İçime atılıyordu herşey. Üzülmüştüm. Birden fazla şeye üzülmüştüm.

Benden saklamıştı hastalığını ama eski sevgilisi biliyordu.

Telefonunu benden birkaç gündür sakınmıştı. Ve eski sevgilisiyle tartışmalı olsa da birkaç gündür konuşuyordu.

Bana güvenmiyordu. Neden söylememişti ki? Ben de farketmemiştim. Sadece fazla sinirlenince patlıyor sanıyordum. Hasta olacağı aklıma gelmemişti. Burada benim de hatam vardı. Ama bana neden bunca zamandır söylememişti?

Bu kalbimi acıtıyordu. İlaçlarını bile benden gizlice alıyormuş. O mesajlarını okuyunca öğrenmiştim.

Hah bir de o uzun bacaklı, yakışıklı ve aşırı karizmatik, doktor olan eski sevgilisi vardı. Ben onun yanında cidden sönük kalıyordum. Yugyeom'u geri istiyordu. Alabilirdi de. Benden daha çok yakışıyordu ona. Yugyeom ona geri dönebilirdi. Zaten benim bile bilmediğim şeyleri o adam bildiğine göre onu benden daha çok seviyordu.

Ciğerlerim yanıyordu. Bağıra bağıra ağlamak istiyordum. Ama o kollarımda uyuyordu. Onu uyandırmak istediğim  en son şeydi.

Hastaneden çıktıktan sonra şiddetli bir şekilde ağlamaya başlamıştı. Benden sanırım bin defa özür dilemişti. Gitmemem için yalvarmıştı. Ben de kıyamamış ve yanımda uyumasına izin vermiştim. Ama susmasını ve uyumamız gerektiğini söylemiştim. Kollarımda iç çeke çeke uyumuştu. Ben uyuyamamıştım. Düşünüyordum ve uyuyamıyordum.

Sabahın ilk saatleriydi. Uyumadığım için gözlerimin kıpkırmızı olduğuna emindim. İç çekip Yugyeom'u yavaşça kendimden ayırdım. Kalkıp gitmek istiyordum. Boş boş yürümek biraz iyi gelecekti sanki.

Ses yapmadan hazırlandım. Üzerini sıkıca örtüp evden hızla çıktım.

Ne kadar yürüdüm bilmiyordum. Hangi yollardan geçtiğimi, kaç kişiye çarptığımı bilmiyordum.

Ama bildiğim tek bir şey vardı. Kunpimook'un hala açılmamış kliniğinin önünde oturmuş bacaklarımı kendime çekmiştim.

Jongin'in ağzından

"Sehun, hayatım. Hazır mısın?"

"Hazır sayılırım. Of saçım bir türlü şekile girmedi ya!" Güldüm. Banyoya girmiş ve 15 dakikadır saçını yapmaya uğraşıyordu.

Bugün onunla uzun zaman sonra dışarı çıkacaktık. Sokaklarda el ele gezecek, ışıklı taçlardan alacak, hamburger menüsü yiyecek, kahve içecek ve en son olarak da film izleyecektik. Bunların hepsini neden saydım bilmiyordum ama çok mutlu ve heyecanlıydık ikimiz de.

Banyoya girip Sehun'un beline arkadan sarıldım. Daha önce demiş miydim bilmiyorum ama Sehun'u çok ama çok ama çok seviyordum. Böyle onu her gördüğümde -ki 24 saat beraberiz- karnımda kelebekler uçuşuyor, kalbim bir huzurla atıyordu. Hele bana gülümsediği, temas ettiği anlar... Ah çok aşıktım!

Hard Love- Jackbum ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin