Farkındayım bir aydır fic yaşam belirtisi vermiyor
Ama ağlamaktan bölüm yazamadım şu bir ay akshwodhwodhwodhwkdjwldjlwsb
Neyse, sonunda yine buradayım
___"Yok Jeni! Açmıyorlar işte telefonu!" Donghyuck sinirle hastanenin önünde volta atan arkadaşına bağırmamaya çalışarak kızdı. "Bir daha ara o zaman."
Haberde bahsedilen hastanenin önüne gelmiş, yine haberde verilen numaraya ulaşmaya çalışıyorlardı.
Hoparlörde olan telefondan üçüncü çalma sesi yerine bir kızın sesi duyulduğunda Donghyuck yerinde çığlık atarak zıplıyordu. "Açtı açtı! Bakayım- gerçekten açıldı!" Jeno gözlerini devirerek telefonu etrafta zıplayan arkadaşının elinden aldı.
Kız tekrar garip bir ses tonuyla seslendiğinde Donghyuck'a suratını buruşturup yanından uzaklaştı. "Alo?"
"Buyrun?" kızın meraklı ses tonuyla konuşmaya nasıl başlayacağını şaşırmıştı. "Ah.. Ben numaranızı haberlerde görmüştüm ve-"
"Onu buldunuz mu?" kızın bir an ümitlenen sesiyle iç çekmiş ve kaşlarını çatmıştı. "Hayır ben sadece... Sizden bir şey rica edecektim."
"Oh, siz kimsiniz?"
"Ben," bir süre düşündükten sonra devam etti. "Jaemin'in çocukluktan bir arkadaşıyım ve ondan haber alırsanız bana haber verebilir misiniz diye sormak istemiştim." alt dudağını dişleyerek karşı tarafta oluşan sessizliğin bozulmasını bekledi.
"Abimin bir arkadaşı olduğunu bilmiyordum." derken sesi öncekinden bir tık daha mutlu geliyordu. Jaemin'in gerçekten 'hiç' mi arkadaşı yoktu? "Evet, ve onunla uzun zamandır görüşmek istiyordum. Bulunduğunda beni bu numaradan haberdar edebilir misiniz rica etsem?"
"Tabii ki! Haber vereceğim ilk kişi siz olacaksınız hiç merak etmeyin!" kesinlikle, Na Jaemin'in bir tane bile arkadaşı yoktu. "Teşekkür ederim."
"Rica ederim." iyi günler diledikten sonra telefonu kapatmış ve olduğu yerde ağzı sonuna kadar açık bir şekilde salak salak karşıya bakakalmıştı. Mutluluğunu içine sığdıramıyordu, ta ki Donghyuck gelip sırtına atlayıncaya ve ikisi birlikte yere yuvarlanıncaya kadar.
"Sikeyim seni Donghyuck, ne yapıyorsun?!"
"Canım şimdi öküz gibi bir yere bakakalmıştın. Kız da bacaklarına bakıyorsun sandı tribe girdi. Seni kurtarıyorum ben!"
"Çarpık bir şeydi zaten. Mark'ın bacakları daha güzel." Jeno umutsuz vakaymışcasına iç çekip Donghyuck'u üzerinden ittirdi. "Seninle arkadaş olduğum güne her saat başı lanetler yağdırıyorum biliyorsun değil mi?" esmer olan yavru bir köpek gibi başını sallayarak gülümsemişti. O an mutlu olduğu için küçük olana sinirlenmek yerine kollarını arkadaşının etrafına dolamış ve neşeyle kıkırdamıştı. Donghyuck yıllar sonra Jeno'yu ilk defa bu kadar mutlu gördüğüne yemin edebilirdi. Hatta ediyordu.
*-*-*-*-*
Saat gece üçe yaklaşırken Jeno açık tutmaktan yanan gözleriyle yatağına oturmuş elinde Donghyuck'un telefonunu döndürüp duruyordu. Kızın her an arayabilecek olma ihtimali Jeno'yu uykusundan ediyordu. Gözlerini kapatmak bile istemiyordu. Öylece boş boş oturuyor ve kendi kendine mırıldanarak telefonun ekranını izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dreams In Your Mind |NoMin|
FanfictionNoMin ficlerinin azınlığından ortaya çıkan iç dünyamın bir yansımasıdır, saygılar.