Hope u okula bırakmış, arabana atlayıp New Orelans'a doğru yola çıkmıştın. Kafan fazla doluydu. Yeğenin bile sana akıl veriyordu. Güldün, ne yapacağını bilmiyordun. Tek bildiğin Damon'ı unutamayacağındı."Bana ne yaptın sen? Senden vazgeçemiyorum."
Çalan telefonunla düşüncelerin dağıldı. Arayan Rebekah idi.
"Efendim, Rebekah?"
"Neredesin sen?"
"Hope un yanındaydım, eve dönüyorum."
"Tamam, acil aile toplantısı yapmamız gerek."
"Neden?"
"Gelince konuşuruz."
Telefonu kapattın ve daha hızlı sürdün.
Eve geldiğinde Freya seni kapıda karşılaşmıştı. Ona sarıldıktan sonra birlikte içeri girdiniz. Rebekah'nın hızla atan kalbinin sesi kulaklarına doldu. Kol kapıya yaşlanmış, derin düşüncelere dalmıştı. Onları böyle görmek tuhaftı.
"Hey, ne bu hâl?"
Kaşlarını çattın ve üçünün üzerinde gözlerini gezdirdin. Kol, doğruldu.
"Sanki sen mükemmel bir hâldesin."
Kol un neyi ima ettiğini anlamıştın. Gerçi kötü hâlde olduğunu herkes biliyordu. Umursamadın ama o seni kendine çekip kollarını sana sardı. Derin bir nefes aldın ve onun kollarında kayboldun. Ayrıldığınızda Rebekah 'nın yanına oturup yanağına ufak bir öpücük bıraktın.
"Evet, neden bir aile toplantısı yapmamız gerekiyormuş?"
Kol, konuya hemen girmek istemiyordu.
"Uzun zamandır yapmıyorduk."
Hemen atladın.
"Evet, Klaus ve Elijah öldüğünden beri. Ve bir de Hayley."
Rebekah 'nın bakışlarını ellerine çevirdiğini gördün. Freya, konuya girmeye karar verdi.
"Ak meşe ağacından olan(!tam olarak hatırlamıyorum umarım doğrudur!) kazığın sonuncusunu Klaus un kullandığını sanıyorduk ama yanılmışız."
Şaşkınlıkla ayağa kalktın.
"Onlardan hâlâ var mı?"
Rebekah kafasını olumlu anlamda salladı.
"Nerede peki?"
Kol, sinirle sana baktı.
"Sana söylemeyeceğiz."
Sen daha sinirliydin.
"Onu istediğimi biliyorsun, Kol."
"Bile bile seni ölüme gönderemem, S/A."
Rebekah, eliyle alnını ovuyordu.
"Bunu ona söylememeliydik."
Diye bağıran Kol'u Freya susturdu.
"Bu onun kararı, Kol. Onun ne kadar acı çektiğini biliyorsun."
"Evet ama-"
"Aması yok, buna sen karar vermezsin."
"Siz delirmişsiniz, ben onun ölümünü izlemeyeceğim. Benden bu kadar."
Rebekah, ayağa kalktı ve sinirle aranızdan ayrılan Kol'un arkasından bağırdı. Kol hiç oralı olmamıştı bile. Sen ise şaşkındın.
Freya ve Rebelah ile kız kıza bir gece geçirmiştiniz. Ertesi gün sana saygı duyduklarını söylemişler ve kazığın yerini sana söylemişlerdi. Ikisinden ayrılmanın bu kadar zor olacağını düşünmemiştin.
"Hope ve Kol'a onları sevdiğimi söyleyin, olur mu?"
Tam arabana bineceğin sırada biri hızla seni kendine çekip sarıldığında bunun asi ağabeyin olduğunu anlaman uzun sürmedi. Saçlarında hissettiğin yumuşak dudaklar ağlamana neden olmuştu. Ayrıldığınızda yüzün avuçları arasındaydı.
"Özür dilerim ama küçük kardeşimin gitmesini istemiyorum."
"İnan bana böylesi daha iyi olacak. Sen Davina ile mutluyken ben de Damon ile birlikte olacağım. Küçük kardeşinin mutluluğunu istemez misin?"
"Benimle böyle bilmiş bilmiş konuşma."
Güldün ve yanağına sulu bir öpücük bıraktın.
"Seni seviyorum, Kol."
"Ben de seni seviyorum, bücür."
Hem ağlayıp hem de gülmek nasıl oluyorsa artık şu an o haldeydin. Arabanı son hız ölüme sürüyordun. Vazgeçmek istemiyordun, yıllardır bunun için uğraşmışken olmazdı.
Arabandan indin ve Freya'nın büyüyle gösterdiği yeri kazdın. Işte oradaydı. Bir süre onu elinde çevirdin. Yıllardır "Always and Forever" sözüyle babanızdan yani bu kazıktan kaçmıştınız. Ölüme gideceğin aklının ucundan bile geçmezdi o zamanlar. Çünkü deli doluydun, güçlüydün ve en önemlisi onunla daha tanışmamıştın. Hayatındaki tek korku Klaus un seni o tabutlardan birine tıkıp tıkmayacağı idi. Klaus demişken umarım onunla ve Elijah ile de karşılaşırdın. Peki ya onları bulamazsan ne olacaktı? Ne kadar emindin ki onları göreceğinden? Emin degildin sadece böyle olacağını umuyordun.
Son kez uzun bir nefes çektin içine ve hiç düşünmeden kazığın kalbini parçalanmasına izin verdin.
***********
Gözlerini açtığında dışarıda fazla ışık olduğundan tekrar kapattın. Elini önüne siper ettin ve ayağa kalktın. Burası da neresiydi diye düşünüyordun. En son öldüğüne emindin.
Başını eğip üzerine baktığında aynı kıyafetlerin vardı üzerinde. Elini kalbinin olduğu yere götürdüğünde hiçbir şey yoktu. Biraz daha ilerledin. Sadece orman ve ağaçlar vardı başka hiçbir şey yoktu. Sinirden gözlerin dolmuştu.
"Hayır, lanet olsun!!"
Sinirini dışa vururken yere çöktün. Cidden bir hiç uğruna mı ölmüştün?
Yazar en güzel yerlerde hikayeyi kesmeyi severdi....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
IAN SOMERHALDER İLE HAYAL ET
ФанфикMaviş gözlü aşkımız Ian ile vakit geçirmek istiyorsanız sizi kitabıma bekliyorum. Bu arada Ian'ı Damon olarak da göreceksiniz çoğu kez. İçeride çok güzel Damon Salvatore<3 serilerimiz var, okumadan geçmeyin :) Önemli! Benden habersiz kopyalanması v...