11. Bölüm

163 28 0
                                    

Sabah erken uyandım. Üzerimi değiştirip pazara çıktım. Evde domates , biber , soğan , patates gibi yiyecekler kalmamıştı. Pazarda epeyce dolaşıp meyvemi sebzemi aldım. Eve geriye dönerken baharatçı da kuru biber gördüm. Nasıl yapıldığını bildiğim için pazara geriye dönüp yirmi kilo biber aldım. Elimdeki poşetler ile eve geldiğimde bizimkiler uyanmış bir panik halinde salonda oturuyorlardı. Beni görünce biraz olsun panikleri geçti.

Emre: neredesin sen ya ? Insan haber vermez mi ? Arıyoruz telefonu da yanına alamamışsın.

Doğan: Aras çok merak ettik nereye kayboldun ?

Ben: ya unutmuşum telefonu evde farkında değilim. Pazara çıkmıştım. Siz uyuyorsunuz diye uyandırmak istemedim.

Emre: haber ver Aras haber ver. Gerekiyorsa uyandır ! Bu ne ya böyle !

Ben: Emre kendine gel ! Evet bu ne ya böyle annemden babamdan izin alır gibi. Insanım ben insan !

Dönüp arkama odama gittim. Üzerimdekileri çıkarıp duşa girdim. Duştan çıkıp odama geçtim. Bir sigara daha yaktım. Doğan kapıyı çalarak içeriye girdi. Kahvaltı hazır seni bekliyoruz deyip çıktı. Sigaramı içip üzerimi değiştirip salona geçtim. Kahvaltıya oturup iki lokma birşey yiyip kalktım. Mutfağa gidip aldığım biberler ile salona geldim.

Doğan: ne yapacaksın o kadar biberi ?

Ben: kurutacağım.

Doğan: kurutup yeniliyor mu ?

Ben: evet. Çorba gibi yemeklerin yanında kızartılmış şekilde yenir.

Doğan: bilmiyordum.

Ben bıçak ve boş bir poşet alıp başladım biberlerin sapını kesip içerisindeki çekirdekleri çıkartmaya. Doğan yardım etmek istedi yok teşekkür ederim deyip izin vermedim. Çekirdek çıkartma işlemi bitti. Elime iğne ipliği alıp onları ipe dizdim. Balkona tek tek astım ve kurumaya bıraktım. Saate baktım daha iki buçuk gibi falan. Ben dışarı çıkıyorum diyerek üstümü değiştirmeye odama gittim. Emreye çıkışmam işe yaramış olmalı ki nereye sorusu ile karşılaşmadım. Düzgün kıyafetlerimden giyinip cüzdan ve telefonumu alıp evden çıktım. Fuara doğru giderken annemi aradım. Biraz konuştuk ve kapattık. Sallana ballana yürüyerek  kitap fuarına gittim. Bir sürü kitap hepsi çok güzeller. Standları gezerken standın birisinde bir çocuk ile karşılaştık. Aslında ikimiz aynı kitaba yönelip aynı anda aynı kitabı tuttuk. Kibarlık gösterek kitabı bana uzattı. Teşekkür ederim güzel jest fakat jestini karşılıksız bırakmak istemiyorum. Fuara yeni geldim. Biraz daha gezeyim daha sonra bir yemek ve kahve ısmarlamak istiyorum mümkün mü ? Diye sordum. Bende yeni geldim , bende gezmek istiyorum. Birlikte gezeyim sonra yemekler senden kahveler benden dedi. Ben Aras diyerek elimi uzattım. Elimi sıkarak  Bende Mert memnun oldum dedi. Birlikte standları falan gezdik , ben bir kaç tane kitap aldım derken epeyce yorulduk. Mert ile birlikte yemek yemeğe gittik.

Mert: nerede oturuyorsun.

Ben: burada. Bornovada.

Mert: buralı gibi duruyorsun.

Ben: burada öğrenciyim ve ilk senem aynı zamanda voleybolcuyum.

Mert: bende amatör olarak basket oynuyorum. Bende buralıyım daha doğrusu burada yaşıyorum. Yalnızım annem babam beni evlatlıktan red etti. Benimde biraz birikmiş param vardı onunla bir cafe açtım öyle böyle ilerliyoruz.

Ben: aile durumuna üzüldüm açıkçası fakat çok özele girmek istemiyorum. Kaç yaşındasın.

Mert: yirmi üç. Göstermiyorum değil mi ? Aile konusuna gelincede eşcinsel olduğumu öğrenince benden vazgeçtiler.

Gay'et BeyfendiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin