Yarın cumartesi diye sabahlamıştım ve gözlerimden uyku akıyordu. Elimde ki şarjı bitmiş telefonu yatağa atıp ayağa kalktım.
Eve geldiğimde hiç birşey yemeden odama geçmiştim. Dolayısıyla karnım zil çalıyordu. Na Young teyzenin daha önceden yapmış olduğu yemekleri çıkarttım.
Yemekleri masaya dizdiğimde kendime bir sandalye çekip oturdum. Yemek yedikten sonra yatmayı düşünüyordum.
Yapıcak her hangi bir işim yoktu. Belki akşam her zaman gittiğim bara giderdim, kafamı dağıtmak iyi gelebilirdi.
Yemekler soğuk olduğundan midem bulanmıştı. Fazla yiyemeden kalkmıştım, buraları Na Young teyze toplardı zaten. Şuan tek isteğim kafamı yumuşacık yastığıma koyup rahat bir uyku çekmekti.
Merdivenlere yöneldiğimde kapının sesini duymuştum. Muhtemelen Na Young teyzedir diyerek üstümü düzeltmeden kapıyı açtım.
Ama karşımda gördüğüm Busan'da ki kuzenim Taehyung'tu.
"Sen de nerden çıktın?"
"Anamın karnından çıktım, nerden çıkıcam başka!" omzumdan iterek içeri girmişti. Öküz.
"Şaka yapmıyorum. Hayırdır?"
O ikili koltuğa yayılırken bende yanında ki tekli koltuğa oturdum.
"Bir süre buradayım."
Kaşlarımı hafif çatarak onu süzdüm. Yanında getirdiği tek sırt çantası vardı.
"Lan nedenini soruyorum!"
"Aq ne bağırıyorsun?! Bekle, anlatıcaz her halde."
"Şükür." dedim, gözlerimi devirerek. Kollarımı göğsümde kavuşturup ona odaklandım.
"Şöyle ki, babam beni sürgüne yolladı. Beş parasız hemde! Neymiş efenim Kendi ayaklarımın üzerinde durmayı öğrenmem lazımmış bla bla bla. "
Ben onun mimiklerine gülerken o hala aynı ciddiyetle anlatmaya devam ediyordu.
"Sürekli baba parası yiyip aylak aylak etrafta dolaşıyormuşum, her hafta farklı farklı kızlarla yiyişiyormuşum. Aq takmış götüme ajanı, her adımı mı takip ediyor."
"E amcam da haklı şimdi. Sen gelecekte ki Golden Holding'in Ceo'susun."
"Ay hiç sorma. Karmaşık işler, bu arada benim part-time iş bulmam lazım. "
"Sıkıntı yok. Buluruz bulmasına da, sen çalışır mısın bilmem?" dedim, şüpheli bakışlarımla.
"Çalışmak zorundayım yoksa babam beni bir daha eve almaz, kalırım başına."
"Aman, tövbe de!" o kıkırdarken ben de gülmeye başlamıştım. Salak falandı ama hoştu.
"Senin niye gözlerin mosmor. Biri falan mı üzdü kardeşimi?" oturduğum tekli koltuğun koluna oturup yüzümü ellerinin arasına almıştı. "Ha, yok ya. Dün akşam uyumadım. Dizi izledim, 2 sezon hemde!" Hemen geri çekilip eski yerine oturdu.
"Hii, bensiz! " dedi, bağırarak. Eskiden çok yapardık. Sabahlara kadar dizi izleyip babamdan gizli, dolabında ki kırmızı şarabını içerdik. Ama hiç bir zaman fark etmezdi. Üstelik yaşımız da tutmazdı içmeye. Özlemiştim o günleri.
"Tae, bi 5 saat sonra konuşalım mı? Benim çok uykum varda." dedim, suratımı asarak.
"Öyle olsun bakalım. Hadi git yat. Ben uyandırırım seni." ayağa kalktığım da yanağından öpüp merdivenlere yöneldim. Gözlerini kısarak bana bakıyordu. Ben ise onunla uğraşamayacak kadar yorgundum. Bu yorgunluk uykusuzluk yüzünden değildi. Kendimi fazlasıyla bitik hissediyordum.
Gittikçe çöküyordum sanki...
VOTE + YORUM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NULL | JJK
Teen Fiction"Yine içiyorsun?" dedi bana dönerek bir süre yüzümü inceledi. Ne yani daha önce beni görmüş müydü? "Okulun ilk günü de içiyordun." bu sefer bana bakmamıştı. "Yani?" dedim, donuk Bi tavırla. "Zararlı. " dedi, kısaca. Omuz silktim. Sigarayı tekrar d...