Part 1
Kasaya doğru ilerlerken gözümü hâlâ menü seçenekleriyle dolu listeden ayırmıyordum. Önümdekilerin tepsilerini alıp gitmesiyle, sonunda sıra bana gelmişti.
"Bir tane Big King menü," dedim listeye bakmaya devam ederken. "Patates ve kola büyük boy olacak."
Herhangi bir cevap vermeden aşağıdan aldığı tepsiyi tezgaha koydu çocuk. Sonunda listeye bakmayı bırakıp çocuğa döndüğümde, büyük boy bardak almış hızla dolan kolayı izliyordu. Arka profilden sadece ters taktığı kırmızı Burger King şapkasını görebiliyor olmak, beni pek de mutlu etmemişti.
Etrafımı izlemeye başladım, tuhaf takıntıları olan biriydim. Son dört aydır da, Burger King'e her geldiğimde aldığım menülerin fişini biriktiriyordum.
"Big King Menü hazır." sesin geldiği yöne döndüğümde, bana tepsiyi uzatan bir kadındı.
Kaşlarım çatılsa da, bozuntuya vermeyip gülümseyerek teşekkür ettim.
Uzun uğraşlar sonucu, boş bulduğum bir masaya oturup, tepsiyi masanın üzerine bıraktım.
Tepsinin üzerinde duran ve elime almadan incelediğim fişteydi gözlerim.
Big King Menü--------------- 12,75tl
Barbekü Sos------------------ 0,50 tlHer zamanki gibiydi, klasik menüm ve klasik sosum. Tek başıma oturduğum beyaz, kare masada ayaklarımla yerde ritim tutuyordum.
Patateslerimi kaldırdığımda, fişin devamı da kendimi belli etti. Alıp bir cebime atmak için katlarken, fark etmediğim bir yazı çarptı gözüme.
"Artık fark et be güzelim?"
Kaşlarım çatılırken bakışlarım hızla kasaya kaydı. Bana siparişimi alan çocuğun yüzüne bakmamış olmaktan pişmanlık duydum.
Bu da kimdi, ve 'artık' ne demekti?
Elim aklıma gelen şeyle cebime gitti ve cebimden dün aldığım menünün fişini çıkardım. Gözlerim en alta kaydığında, yine tükenmez kalemle bırakılmış olan notu okudum.
"Artık zorlanıyorum, varsın ama yoksun. En var olduğun anda bile, benim yanımda yoksun. Baksana, görmüyorsun bile notları. Galiba, aşkımdan gebereceğim."
Ellerim bu sefer arka ceplerime gitti. Başka fiş olmadığını fark ettiğimde, istemsizce üzüldüm.
Oturduğum yerden kalkıp kasaya gittim.
"Bakar mısınız?" Bana tepsiyi veren kadın döndü. "Benden siparişi alan kimdi?"
Bir an anlamasa da, sonradan fark etmiş olacak ki gülümsedi. "Üzgünüm ama çalışanların birbirleri hakkında bilgi vermesi yasak."
"Ama, şey not bırakmış da." dedim çekinerek.
"Tekrar üzgünüm, bilgi veremem."
Bakışlarını benden çekip önündeki müşteriye döndü. Siparişlarini alırken, aklıma çocuğun adının fişin üstünde yazabileceği geldi.
Tekrar hızla masama dönüp fişe baktım.
Kasiyer: -U
Pekala, bu saçmalıkla daha fazla uğraşmayıp biricik aşklarımın yanına döndüm. Patateslerimin ve Barbekü sosumun.
Sanırım bu çocuk her kimse, onu daha sonra da bulabilirdim.
Masanın üzerinde duran telefonumun yanıp sönen ışığı dikkatimi çekti. Ekran kilidini hızla açıp gelen mesaja baktım.