Kafamı arabanın camına koymuş, arabanın hareketiye gelip geçen kasabayı izliyordum. Gözümden düşen bir damla yaşa aldırmadan, buradaki geçmişimi düşündüm. Babamın işinden dolayı Washington kasabasından Türkiye'ye gidiyorduk. Evet, aslında ben bir Türktüm ama burada doğmuştum. Bu yüzden bu benim için epeyce zor olacaktı. Sonuçta burada kurmuş olduğum bir düzenim vardı ve şimdi ise bütün bunlar bir anlık kararla bozuluvermişti.
Aman ne güzel.
Orada yeni insanlar,yeni yüzler ile bir başlangıç yapacaktım. En acısı da buradaki en yakın arkadaşım olan İlayda'dan ayrılmaktı. İlayda da benimle aynı geçmişi paylaşıyor sayılırdı. Anlaşılacağı üzere o da bir Türktü ama burada doğmuştu. Kendimi bildim bileli o yanımdaydı, çünkü annelerimiz biz doğmadan önce bile arkadaşlardı.
Not: Arkadaşım dediğim için üzgünüm, "kız kardeşim" olarak düzeltiyorum.
....
Bu uzun ve "sıkıcı" süren yolculuktan sonra arabadan inerek, "yeni evimiz" olarak adlandırdığımız eve yöneldim. Annem ve babamı bekleme zahmetinde bulunmuyordum çünkü gerçekten kızgındım. Ellerinden bir şey gelmeyeceğinin farkındaydım ama benim tepkime karşılık çok sert çıkımışlardı ve ben bunu hak etmiyordum. Evimiz, Washington'da ki evimizden neredeyse biraz daha büyüktü ama bu şu an beni zerre ilgilendirmiyordu.
Ailem beni gideceğim okula bile 1 ay önce kayıt ettirmiş ve bana söylememişlerdi.
Ne de olsa bu benim sorunum değil değil mi?
Kafamdaki saçma düşüncelere karşılık gözlerimi devirdikten sonra bir anda aklıma okulların yarın açılacağı geldi. Bu ani şey beynime bir şimşek gibi düşmüştü sanki. Yeni okul, yeni insanlar, yeni ortam... Allah'ım sen bana yardım et.
....