"Keşke düşüncelerim de kapansa, gözlerim kapanınca."Bölüm şarkısı: Tamino - Habibi.
Zaman, kafamın içini bomboş bir odaya çeviren katildi. Ben ise o boşlukta bombalar patlıyor, düşüncelerimin kanı kızıl bir nehirmişçesine akıp gidiyormuş gibi hissediyordum. Barın duvarını titreten müzik ve insan seslerinden soyutlanmıştım.
İnsanın iç sesinin hiç susmaması sinir bozucu olabilirdi ama hiç konuşmaması delirticiydi, susuyordu ve cevabını arayan tüm sorular yankılanarak dağılıyordu. Ben de ağır cam bardaktaki içkinin son yudumunu tepeme dikerken içimdeki sessizliğin esiriydim.
"Aynısından, bir tane daha." Yüksek sesle konuşmama rağmen kendi sesimi zor duymuştum ama barmen hemen anlamış ve hazırlamaya başlamıştı. Bakışlarım ışık ve sis şovlarıyla dolu dans pistine kaydığında insanları dikkatli gözlerle izledim.
Bulabildiği en açık kıyafeti giyen kadınlar, onları localardan izleyen orta yaşlı adamlar ve ava çıkmış gibi etrafta dolaşan erkeklerden oluşan kalabalık grup ortamı doldurmuştu. Geriye kalanlar ise karanlık köşelere çekilmişti.
Etrafa bakınırken locaların birinde fotoğraf çekinen bir kızın gözleri bana takıldı ve birkaç saniye bakakalıp derin bir nefes aldı. Önüme dönüp hazırlanan içkiyi elime alırken göz ucuyla, kızın arkadaşına beni işaret ettiğini ve bir şeyler söylediğini görmüştüm ama açıkçası umurumda değildi.
Büyük bir yudum aldığım sırada az önceki kız olduğunu tahmin ettiğim biri yanımdaki sandalyeye oturdu.
Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum, şu anda kimseyle uğraşacak halde değildim, bu yüzden ilgisizce önümdeki kadehi yudumlamaya devam ettim.
Kız ise ilgimi çekemediğini fark edince biraz daha yaklaşarak içki sipariş etti ve gözlerimin içine bakmaya başladı.
"Selam," dedi en sonunda bakmaktan vazgeçerek. Sesi öyle çocuksuydu ki on sekiz yaşından büyük olduğuna emin olamamıştım. Ona cevap vermeyince bacak bacak üstüne atıp topuklu ayakkabısını bacağıma değdirmeye başladı. Son içkiyi de bitirip gözlerine sertçe baktım. Kız 'ne var' dercesine baktığımı fark edince konuşmaya başladı.
"Belki tanışabiliriz diye düşündüm." Ayakkabısı hala belirgin bir şekilde bacağıma sürtüyordu. Cümlesini bitirdiğinde dudaklarım yukarı kıvrıldı, o sırada kızın bakışları gövdemde dolanmaya başlamıştı bile. Kendisini göstermeye o kadar meraklıydı ki, bir yandan da göz ucuyla arkadaşlarına bakıyordu.
"Kendinden fazla eminsin, yerinde olsam bu kadar emin olmazdım."
"Neden emin olmayayım? Beraber çok keyifli vakit geçirebiliriz."
Keyifsizce güldüm. "Sırf locadaki arkadaşlarına beni etkileyebildiğini anlatmak için mi bu çaba?"
Bu sözüm karşısında yüzündeki gülümseme dondu. Göz ucuyla locaya bakıp tekrar gülümsemesini yüzüne yerleştirdi ve biraz daha yaklaşıp dekoltesini belli etmek istercesine sırtını dikleştirdi.
"Benim elde edemeyeceğim erkek yok." Elini uzatıp karnımı okşamaya başladı. Bıkkınlığımı belli edecek şekilde seslice nefesimi bıraktıktan sonra ensesindeki saçları tutup hafifçe çektim ve yüzüne yaklaştım.
"Yanlış. Seni kullanmak istemeyecek erkek yok. Git duygusal açlığını başka yerde gider."Ardından kızın şaşkınlığından faydalanarak onu itip ayağa kalktım. Cebimden cüzdanımı çıkarıp birkaç yüzlüğü masanın üstüne bırakırken kız bir şeyler söyledi ama müzik sesinin arasında kaybolup gitti. Çığlık ve bağırış sesleri eşliğinde dans eden insan kalabalığını geçerek dışarı çıkarken alkolün etki etmeye başladığını hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABLUKA
أدب المراهقين"Büyüdüğünde anlayacaksın, bu şehrin duvarlarının seni koruması için değil, üzerine yıkılması için yapıldığını." Kalbinin atışları iki defa hızlandı genç adamın. İlkinde acı içindeydi. Çocuktu, ufak bedeni kendi ruhunun ateşiyle kavruluyordu. O at...