'Ses Tonuna Ayrı Aşık Olmak'

457 33 14
                                    


Oy ve yorumlarınız eksik etmeyin  bebeklerim ❤

Bu arada neredeyse 2k olacağız. Mutluyum ben okunmaz sanıyordum.

Bu arada tavsiye verseniz bana şöyle bi olaylar olsun falan gibisinden.

Çok konuştum  gidiyorum hatalarım için kusura bakmayın

İyi okumalar.


Kunpimook kliniğinin önünde oturan Youngjae'yi görünce şaşırmıştı. Ama sonra kolundaki alçısını görünce onun için gelmiş olabileceğini düşünmüştü. Sonuçta burada sabahın köründe ne işi olabilirdi ki?

"Oh.. Youngjae idi değil mi? Günaydın." demişti kapının kilidini açarken. Youngjae onu kaçıncı kez süzdüğünü bilmeden belli belirsiz bir günaydın demişti.

"Hava epey soğuk. Haydi kalk yerden. İçeri geçelim. Gel." Youngjae ona uzatılan eli tutmadan kendi kalkmıştı. İçinde bu adama karşı kızgınlık vardı. Yüzüne bakınca bile kendini kötü hissediyordu.

İçeri geçmişlerdi, Kunpimook'un hemencecik hazırladığı kahveleri içerken Youngjae söze girmişti sonunda.

"Yugyeom...Ona neden mesaj attın? Neden iki gündür, pardon ona sadece gece yazmışsınız, ona mesaj atıyorsun? Neden benim bilmediğim şeyleri sen biliyorsun?" Öyle yorgun söylemişti ki bunları.

Aslında içinden yakmak, yıkmak, bağıra bağıra hesap sormak, canı çıkana kadar ağlamak istiyordu. Ama yorgundu bedeni ve ruhu. Gözleri baygın bakıyor, güzel sesi dudaklarından zor çıkıyordu.

Kunpimook neye uğradığını şaşırmıştı. Gece Yugyeom'a mesaj mı atmıştı? Kahretsin! Olanları hatırlayınca her şey yerine oturmuştu. Hafta sonunu arkadaşlarıyla aşırıya kaçarak geçirmişti. Yugyeom'u Jaebum'un durumunda gördüğünde kalbi acıyla atmıştı. Onu unutamamıştı. Tam unuttum derken karşısına çıkarmıştı hayat onu.

"Youngjae ben, ben çok özür dilerim. Gerçekten. Bak beni dinle. Yugyeom eski sevgilimdi. Bunu biliyorsun. Onu unutamamıştım. Jaebum'un durumunda onu tekrar gördüm ve kendime gelemedim. Onu hala seviyorum bu bir gerçek fakat o mesajları bilinçli atmadım. Arkadaşlarımla haftasonu aşırıya kaçtık. Sarhoşlukla ona mesaj atmışım. Cidden özür dilerim." Youngjae sinirlenmişti. Ne yani bir sarhoşluk uğruna mı olmuştu her şey?!

"Sence kolum özrünle geçecek mi?"demişti. Kunpimook da kendini suçlu  hissetmiş ve dolu gözlerle koluna bakmıştı. "Geçmeyecek. Çok üzgünüm. Cidden çok üzgünüm."

Youngjae onun dolu gözlerini görünce afallamıştı. Gerçekten doğru söylediğini düşündü. Evet, samimiydi. Ve cidden üzgündü.

"Şey tamam geçti gitti artık. Olan oldu. Daha fazla üzülme. Ama senden bir şey isteyeceğim. Hastalığı için ne yapmalıyım?"

Kunpimook onu yeterince bilgilendirmişti. Youngjae Yugyeom'un değerini ondan daha iyi biliyordu. Buna sevinmişti. Gitmeden Youngjae'ye "Ona iyi bak. Onu gerçekten çok seviyorsun ama sadece sevmek yetmiyor. Onu anla, ona saygı duy. Mutlu olun." demişti. Youngjae de "Bunu aklımda tutacağım. Teşekkürler." deyip oradan ayrılmış hızlı adımlarla eve giderken Yugyeom'un sevdiği poğaçadan almayı ihmal etmemişti.

****

Jackson Jaebum'u izliyordu. O uyurken onu izlemeyi çok seviyordu. Hafif aralık olan dudakları, gözleri kapalı olduğu için birbirine karışmış alt ve üst kirpikleri, gözünün süsü olan benleri. Jaebum kusursuzdu.

Yüzündeki gülümseme asla silinmiyordu. Ne kadar zamandır gülümsüyordu, ne kadar zamandır Jaebum'u izliyordu, bilmiyordu. Hoş önemi de yoktu. Saatler,aylar hatta asırlar boyunca bu güzelliği izlemekten sıkılmazdı.

"Günaydın dakikalarca beni gözünü kırpmadan izleyen sevgilim." Jackson gülmüştü. "Günaydın sevgilim."
Jaebum da onun gülüşüyle gülmüş ve Jackson'a sokulmuştu. Boynunu koklayıp mis kokusunu içine çekti ve bir öpücük kondurdu.

"Hadi biraz böyle uyuyalım. Ben uykumu tam alamadım." demişti Jaebum mırıldanarak. Jackson da Jaebum'un ses tonuna ayrı aşık olup kalbini zor dizginlerken "Uyuyalım."demişti boğuk sesiyle.

Tanrı aşkına! Jaebum'un ses tonuna zaten tapıyordu. Bir de mırıldanıyordu! Jackson bir gün Jaebum yüzünden kalpten gidecekti. Sevgisi kalbine fazla geliyordu.

****

Jackson gerginlikle kürsüye doğru yürüdü. Halk onu selamlarken yavaşça elini kaldırmış ve onlara selam vermişti.

Olmuştu. Yurttaşları onu artık hain olarak bilmiyordu. Onun masum olduğunu, asıl inandıkları ve az kalsın ülkelerini mahvedecek adamın hain olduğunu öğrenmişti. Şimdi halk onu görmek istemiş, o da geri çevirmemişti. 

Kısa ama öz bir konuşma yapmıştı. Yanında olan arkadaşlarına teşekkür etmiş, gözyaşlarını tutamamıştı. Bugün üzerinden büyük bir yük kalkmıştı.

Jackson ve arkadaşları'Üç beş kişi ne yapabilir?','Sen mi kurtaracaksın bu vatanı?' gibi soruları takmamış ve yollarından şaşmamışlardı.

Birçok kez yakalanma korkusuyla yer değiştirmiş, ajanlarla mücadele vermiş, vatan haini damgası yemişlerdi. Ama zafet onlarındı. Sabrın sonu selamet olmuştu.

Jongin babasını kaybetmişti. Jackson anneannesini kaybetmişti. Yugyeom emeğinin karşılığını alamamıştı. Youngjae ailesi tarafından desteklenmemişti. Sehun yıllarca doktor olma hayaliyle yaşamış, okul okumuştu ama haksızlığa uğrayarak hayalini gerçekleştirememişti. 

Onlarca insan vardı. Bunlardan bazıları devletin çalışanıydı. Yapılan haksızlıklara Jackson'a yardım ederek seslerini çıkarmışlardı. Kimi polis, kimi asker, kimi doktordu. Kunpimook bunlardan biriydi. Fakat onların kimliği gizli tutuluyordu. Onlar isimsiz kahramanlardı.

Jackson konuşurken çoğuyla göz göze gelmişti. Hepsi ona gülümsemiş, yüzlerindeki gururla onun konuşmasını dinlemişti.

****

"Abi!" Jaebum duyduğu sesle hızla arkasını döndü. Gözleri dolu dolu baktı kardeşine. İkisi de ağlıyordu. Jaebum hızla kardeşine koşup sarıldı. Özlemişti küçüğünü.

"Taehyung. Kardeşim, çok özledim seni." Hıçkırıkları arasından konuşurken Taehyung ona sitemle cevap vermişti.

"Neden bize yaşadığına dair bir işaret vermedin?! Ne kadar üzüldük, annem ve babam ne kadar yıkıldılar. Hele ben! Bir daha göreve gitmek yok!" Jaebum Taehyung'un saçlarından öpmüş ,"Evet, bir  daha görev yok." diyebilmişti.

Taehyung'la beraber evlerine gitmişlerdi. Evden içeri girdiğinde annesi onu gözyaşlarıyla karşılamıştı. Babası oğluyla gurur duyuyordu. Oğlu doğru yolu seçmiş ve başarılı olmuştu. Babası Jackson'a yardım edenlerdendi. Jaebum'un ölmediğini Jackson ona söylemişti. Ama çok iyi rol yapmıştı. Kimseye çaktırmamıştı.

Babası üç senenin sonunda oğlunun yanlış kişilere bilgi verebileceğini düşünerek Jackson'a bilgi vermişti. Ama Jaebum'un bundan haberi yoktu. Yine sadece Jackson'ın haberi vardı.
























Hard Love- Jackbum ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin