İki günün ardından tekrar sizlerleyim. Bu gün tatilin son haftasına girdik. Maalesef okul yaklaşıyor. Her ne kadar okulu seven tiplerden olsam da uykudan ayrılmak zor geliyor 😄 Neyse hadi uzatmadan bölüme geçelim. Multide; mükemmel bir kardeş, Buket var. Yanındakini de Kerem veya Ediz olarak düşünseniz harika olur aslında 😅
Hepinize iyi okumalar...Kapının çalmasıyla yattığım yerden göz devirdiğimde başıma ufak bir ağrı saplandı. Elim başıma giderken kapı açılıp babam "Film açtım, gel de izleyelim beraber." dediğinde ona hiç dönmeden "İstemiyorum." dedim. Oflayarak "En azından kalkıp bir şeyler ye Melis, kötü olacaksın." dediğinde oturur pozisyona geçerek ona döndüm ve birbirine girmiş şaçlarımı ve ağlamaktan zombiye benzeyen yüzümü gösterip "Daha ne kadar kötü olabilirim?" diye sordum.
Babam kaşlarını çatarak "Kendini yıpratan sensin. Ortada hiçbir sorun yok. Evinde, odandasın. Eskiden odanda tek başına olmayı çok severdin." dediğinde kaşlarımı hafiften çattım ve "Şuna bak! Odamın en sevdiğim yanı olan kitaplığım bile bomboş! Bütün eşyalarım yetimhanede! En önemlisi çocuklar da yanında değil!" diye çıkıştım. Babam tam "Eşyalarını alacağım." diye söze başlamıştı ki bir cümle daha kurmasına izin vermeyerek kafamı iki yana salladım ve "İşte siz bunu anlamıyorsunuz." dedim.
O bana sorarcasına bakarken tekrar gözlerimin dolmasına engel olamadım ve "Benim için buranın ev olmama sebebi eşyalarım değil, Ediz, Buket ve Kerem. Benim hangi şehirde veya hangi binanın içinde olmam önemli değil oraya ev demem için. Benim evim, o üç çocuğun yanı, onların olduğu yer." diye uzun bir konuşma yaptım. Ardından onun konuşmasına izin vermeden kapıyı gösterip "Çıkarken kapıyı kapat, yemek de yemeyeceğim." diyerek tekrar yatağıma uzandım.
Babam üç gündür en sonunda pes etmiş olacak ki odadan çıkıp derin bir nefes alarak kapıyı kapatırken bizimkileri düşündüm. Üç gündür üçüyle de iletişime geçmemiştim. Kerem ve Buket deli gibi aramış ve mesaj atmıştı ama ben sadece dördümüzün olduğu gruba yalnız kalmak istediğimi yazıp bir deha hiçbir şeye bakmamıştım. Ediz'in bana hiç ulaşmaya çalışmamsı da sinirimi bozarken dün elime bir mektup ulaşmıştı.
Eda ve Doğukan bana ulaşamayıp beni görmek için yetimhaneye gittiklerinde öğrenmişlerdi her şeyi ve dün de eve beni görmeye gelmişlerdi. Bunların yanında doya doya ağlayıp ikisine de sıkı sıkı sarılmış ve biraz da olsa acımın hafiflemesini beklemiştim ama hiçbir şey olmamıştı. Acım bir gram bile azalmamıştı. En sonunda ben biraz sakinleştiğimde bana çocukların yazdığı bir mektup ve ilaçlarımı vermişlerdi. Mektubu okuduğumda gözyaşlarıma rağmen gülmeden edememiştim. Kerem ve Buket sırf bana ulaşamadıkları için bu yola başvurduklarını ve ilaçlarımı içmezsen buraya gelip beni öldüreceklerini yazmış, herkesin iyi olduğunu eklemişlerdi. Ediz'in bile neden bana hiç ulaşmaya çalışmadığını açıklamış, sürekli bir şeylerle uğraşıp telefon görüşmeleri yaptığını söylemişlerdi.
İşte ben de durum buydu. Elimden geldiğince bizimkilere evdeki yokluğumu unutturmaya çalışıyor, onlarla beraber hiçbir etkinliğe katılmıyordum. Üç gündür adam akıllı bir şey de yememiştim sırf onlarla aynı sofraya oturmamak için. Gerçi iştahım da yoktu ya neyse.
Ağzımın kuruluğuyla susadığımı anlayıp komodine döndüğümde sürahinin boş olduğunu görünce inleyerek başımı yastığa bıraktım ve kendi kendime "Şimdi bu odadan çıkmam mı gerekecek?" diye konuştum. Bir süre öylece beyaz tavanı izledikten sonra yattığım yerden doğrulup ayaklandığımda birden başım dönünce kendimi hemen tekrardan yatağıma bıraktım ve oturduğum yerden başımı tuttum. Bir süre bekledikten sonra aklıma ilaçlarım gelince gözüm tekrar sürahiye kaydı. Bu sefer oturduğum yerden daha temkinli bir şekilde kalkıp kapıya yöneldim ve yavaş bir şekilde kolu indirip kapıyı araladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETİMHANE 3
Подростковая литератураEllerimi, sanki içinde bir şey saklıyormuşum gibi tuttuktan sonra gözlerimi kapattım ve kısa bir süre sonra tekrar aralayıp ellerimi açarak göğe doğru üfledim. Ediz meraklı bir sesle "Ne yapıyorsun?" diye sorduğunda gülümseyerek yıldızlara bakıp ar...