Bu şehirde son geceleriydi. Yarın akşam saatlerinde Büyülü Orman girişindeki güvenli alanda olacaklardı. Sonrası tam bir karmaşaydı. Büyülü orman buradan kat be kat tehlikeli bir yerdi. Burada kalanlar dışlananlar, kabul görmeyenler olduğundan çok da sık karşılaşmamışlardı. Ama Büyülü Orman burayla kıyaslanamazdı bile. Bu akşam nerede konaklayacaklarını sormak için Kahin, Layris'in yanına yaklaştı.
- " Komutan, yürümekte zorlananlar var. Biraz dinlenmeliyiz. Konaklayacak bir nokta düşündünüz mü?"
- "Şu tepenin ardında bir dev'in evi var. Çoğunlukla yabani ve saldırgan. Ancak burada yiyecek zor bulunduğundan yanımızda getirdiğimiz birkaç koyun için bize yer verebilir diye düşünüyorum. İştahı çok açıkmış duyduğuma göre. "
- "O zaman desene sağımızı solumuzu iyi kollayalım." dedi Kahin ve gülüştüler.
Komutan Layris herkesi bilgilendirdikten sonra birkaç Megafun ve Sars askerini bir de Kahin'i yanına alarak görüşmeye gitmeye karar verdi. Tabii Tria sonradan isyan ve saldırı politikasıyla onlara katıldı. Tepeyi çıkarlarken arkadan hala konuşuyordu. Kahin, Komutan Layris'e;
- "Aman Tanrım kadınlarda ırk ayrımı asla yok. Bütün kadınlar aynı dostum" Komutan Layris kocaman bir gülümsemeyle kafasını salladı.
- "Hey siz benim dedikodumu mu yapıyorsunuz? Bak cevap veriyorlar mı? Beni beklesenize... Bak uçarım şimdi" dedi ve havalandı. Bir anda önlerinde bir yere iniverdi. "Hey durun, bu devle ilgili agresif mi demiştiniz? Hmm agresif biraz az kalır bu durum için. Söylemeyi unuttuğunuz bir şey daha var sanırım. Bunun 3 tane kafası var. Siz delirdiniz mi? Bizi bir lokmada yer bu. Bir ağzı dursa diğeri durmaz!"
Duydukları karşısında tepenin üzerine yapışıp sürüklenerek üst noktaya ulaştılar gördükleri hepsini şaşkına çevirmişti. Dev, kurumuş bir ağacın gövdesine dayanmış kendiyle kavga ediyordu. 3 ayrı başı birbirine laf yetiştiriyordu. Kafaları yüzünden debelenen dev dayandığı ağacı büyük bir gürültüyle devirdi. Güç bela ayağa kalktığında boyu 10 metre kadardı. Tria geri geri yamaçtan süzülüyordu. Kahin kolundan yakaladığında bu işten geri dönüş olmadığını artık biliyordu.
- "Tamam bir plan yapmalıyız" dedi Layris. Ve bir an duraksadı. Ayağa fırladı ve Dev'e seslendi. Tria kendini parçalıyordu ayağının dibinde.
- "Layris ne yapıyorsun? Bizi öldürecek şimdi. Aman tanrım !"
Dev duyduğu sesler üzerine Layris'e döndü. Bir kükremeye benzer gülüşüyle seslendi ;
- " Misafirim varmışşşş demeekk. Uzun süredir ziyaretçim yoktuuu. Hahahahah" Layris kendine derin bir güven duygusuyla;
- "Sana megafun topraklarından selam getirdim. Yanımızda senin için hediyelerimiz de var. Sayemizde bu gece karnını doyurup, biz dostlarınla güzel sohbetler edebilirsin."
- "Hmmm teklif güzel ama anladığım kadarıyla kalabalıksınız. Karnımı daha çok doyurup güzel bir uyku çekebilirim. Neden bunu yapmayayım?"
- "Çünkü dev, biz bir amaç doğrultusunda Karanlık Ülkeye geldik. Bu dünyada yaşamak çok zor artık. Seni bile buraya bağlayan şey dünyanın bu halde olması. Bu ülkeden çıkarsan seni öldürürler. Burada kalsan uzun süreler idare edemezsin. Karanlık Ülkeden herkes kaçıyor. Biz bu dünyanın kötülerden arınıp iyilere kalması için savaşmaya gidiyoruz Yortu dağına. Vonterlar ve Karantular düşmanımız. Bu yüzden karnın doyacak diye tüm dünyanın geleceğini hiçe sayamazsın. Senin için 3 tane koyunumuz var. Tek isteğimiz bu akşam düzgün bir şekilde dinlenecek bir yer bulabilmek. Bunu bize sağlayabilir misin?"
- "Pufffff bu kadar konuşmak yerine Karantular'ı avlayacağız deseydin yeterdi. Burayı onlar bu hale getirdi. Benim de bir ailem vardı. Onları kaybettim." Diyerek olduğu yere oturup ağlamaya başladı. Tria uçarak yanına gitti. Omzuna kondu. Dev önce irkildi sonra güzelliğine hayran kaldı gevşedi.
- "Senin o kocaman bedeninin altında yatan kalbin ne güzelmiş. Ağlama lütfen emin ol senin intikamını da alacağız" dedi ve boynuna sarıldı. Dev herkese seslendi ;
- "Lütfen hepiniz gelin, benim evim sizin gibi dostlara açık. Burada güvende olacaksınız"
Komutan Layris yine son noktayı doğru bir şekilde koyan Tria'ya hayranlıkla baktı. Bu kız onu her gün kendine daha da hayran bırakıyordu. Herkese işaret verdi ve Dev'in evine yerleştiler. Ev Dev'in ölçülerine göre olduğundan herkes içeride kendine bir yer bulabilmişti. Karınları acıkmıştı. Grifit Ana'ya seslenen Kahin yemek için hazırlıklara başlamalarını söyledi. Kızların da yardımıyla sofralar hazırlandı. Dev'e hediye edilen koyunlar ile birlikte kendileri için de et vardı. Bu gün güçlerini toplamalı, yarın yola çıkarak Karanlık Ülke sonundaki güvenli alana çıkmalılardı.
Ruhaniler savaşa giderken tüm kırgınlıkları dağıtıp da sevgi dağıtan bu orduya hayranlıkla bakıyordu. Bulutlardan inmiş onlara yakın yerlere yerleşmişlerdi. Farkında değillerdi ama artık 4 ırk olarak devam ediyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ DÜNYA - IRKLAR SAVAŞI (TAMAMLANDI)
FantasyKıyamet günü, çok istedikleri cennete ebedi girmeleri gerekti. Ama bir terslik oldu. Ne cennet kaldı ne cehennem! Tanrı, tüm yarattıklarından vaz mı geçmişti ? O günden sonra tüm yargılar yok oldu. Günah da yoktu , sevap da... Cehennem mi kalmıştı k...