"Mileena, uyan!"
Gözlerimi Baraka'nın sesiyle açtım. Hava hala karanlıktı, beni bu saatte neden uyandırmıştı?
Aniden kalkınca zonklayan başımı tuttum. Saçlarım açıktı. Anlamsız gözlerle Baraka'ya baktım.
"Ne istiyorsun?"
Engelleyemediğim bir şekilde sert çıkan sesimle tısladım. Maskemi takmamıştım, uyurken çıkarıyordum.
Normalde, insanların çirkin yüzümü görmelerinden rahatsız olurdum. Babam da rahatsız olurdu. Doğduğumdan beri maskeyle dolaştırıyordu beni. Ama Baraka'nın da benden aşağı kalır yanı yoktu. Sonuçta o bir tarkatandı, benim ağzım onun için normaldi.
Babamı severdim. O daha çok benim kralım gibiydi, ve ben onun askeri olmak için dünyaya getirilmiştim. Uzunca bir süredir zindanda tutuluyordum, ama alışmıştım. O, benim daha güçlü olmam için bunu yapıyordu. Biliyordum.
Hafifçe doğrularak yerdeki yatağımdan kalktım. Sarı gözleri ışıltıyla bana bakıyordu.
"Seni buradan çıkarmaya geldim."
Baraka'nın cümlesi üzerine afalladım. Beni çıkarmaya mı gelmişti? Babam sonunda benim özgür olmam gerektiğine mi karar vermişti?
"Ben aylardır buradayım Baraka, babam sana emir mi verdi?"
Heyecandan yasak kelimeyi söylediğimi farketmemiştim bile. Özgür olmanın tadına varmak istiyordum bir an önce. Bana zorla yedirttikleri o etin garip tadını silmek istiyordum dilimden.
Mutlulukla kafamı kaldırdığımda Baraka'nın ciddi yüzüyle karşılaştım.
"Ona baba diye hitap etmeyeceksin Mileena, bunun yasak olduğunu biliyorsun."
Kurduğu sert cümlesi başımı öne eğmeme sebep olmuştu. Zorla yutkundum ve gözlerimi tekrar Baraka'ya çevirdim.
"Yani, kralımız."
Baraka cümlemin üzerine güldü ve bakışlarını uzağa kenetledi.
"Eğitiminin zamanı geldi."
Şaşkınlıkla ayağa kalktım. Eğitimimin zamanı gelmişti demek.
Babam beni zindana kapatmadan önce söylemişti böyle bir şey olacağını.
"Eğitim zamanın geldiğinde bir tarkatan tarafından eğitileceksin. O zamana kadar yemeğini ye ve iyi beslen benim tatlı kızım."
Cümlesini alnıma dokundurduğu dudakları kesmişti. Ve hemen ardından önüme bir tabağın içinde et verilmişti. Ne eti olduğunu bilmiyordum, ama yemiştim. Çünkü babam öyle istemişti. Çünkü babam bana "tatlı kızım" diye seslenmişti...
Geçmişi hatırlamak tüylerimi diken diken ederken ayağa kalktım. Baraka'nın giyinmem için önüme attığı pembe kıyafeti sıkıca tuttum.
Üzerimi giyinirken Baraka beni izliyordu. Bakışlarında arzu saklıydı. Bu beni rahatsız etse de giyinmeye devam ettim.
Pembe, garip bir şeydi üzerimdeki. Oldukça açık ve rahatsız ediciydi. Gerinerek çizmelerimi giydiğimde duvara yaslandım. Çıplaklık benim dostumdu, bundan çekinmemeliydim. En azından babam böyle söylemişti.
Boynumun şeklini örten uzun saçlarımı ensemde birleştirdim. Gergin ve sıkı bir at kuyruğu yapmıştım saçlarımı. Açık saç yasaktı.
"Giyindiysen acele et, gidelim. Kahn bekletilmeyi sevmiyor."
Baraka'nın tok sesi üzerine ona döndüm. Zindanımın kapısını açmış, arkasını dönmüştü. O an içimde garip bir duygu hissettim.
Buradan kaçabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mileena
Fanfiction-Türkiyenin ilk Mortal Kombat Fanfiction'udur.- Eğer, hayatımı tek bir kelime ile anlatabilseydim bu "yasak" olurdu. Gözlerinden çıkan öfkeyi görebiliyordum. Korkuyu, sevgiyi reddeden alevler sarmıştı gözlerinin içini. Bakışlarımı yere indirdim. Bu...