Belma son dersinden çıkmış okulun bahçesindeki banklardan birine oturmuş elindeki telefonuyla ilgileniyordu.
Bu akıllı telefonların daha pratik olması gerekmez mi?
Telefonun yeni güncellemesini yapmakla uğraştığı kıymetli on iki dakikanın sonunda omuzlarını yenilgiyle indirerek "Baş ağrısı gibisin!" diye söylendi kendi kendine.
"Kimmiş bakalım o baş ağrısı?" Hakan'ın sesiyle yerinden sıçrayan Belma tek elini göğsüne koyarak arkasını döndü.
"Gelirken ses versen bari." Sesi azarlar gibi çıkmıştı. Hakan gülerek iki elini havaya kaldırdı.
"Korkutmak gibi bir amacım yoktu." Hakan yanına otururken omzunu silkti Belma.
"Korkmadım zaten."
Delikanlı tek kaşını kaldırarak baktı genç kıza. "Peki madem. Beklettiğim için özür dilerim."
Belma tek elini havada sallayarak "Problem değil." dedi. "Ben şu meretle uğraştım zaten." Elindeki telefonu gösterdi. Hakan kaşlarını çattı.
"Nesi var?" Belma sıkıntıyla nefesini verdi.
"Güncellenmesi gerekiyor. Gerçekten bu kadar çok bakım isteyen bir cihaz olduğunu bilseydim kesinlikle almazdım." Hakan genç kızın bu tavrına gülümsedi.
"Bir güncelleme ne kadar zor olabilir ki Belma?"
"Teknolojiden anlamadığımı yüzüme vurmak zorunda mısın?" diye sordu Belma çantasını omzuna asıp banktan kalkarken. Bir yandan da gülümsüyordu. Onun arkasından Hakan da ayaklandı.
"Ver ben hallederim şimdi."
Belma ona 'Emin misin der gibi bakınca Hakan gözlerini devirerek telefonu kızın ellinden aldı. Bir kaç kez ekrana dokunduktan sonra "Tamamdır ama yaklaşık bir buçuk saat sürecek bu işlem. Telefonun biraz yavaş ve bir önceki güncellemeyi de atlamışsın. Birine haber vermen gerekirse benim telefonumu kullanırsın." diyerek cihazı Belma'ya geri uzattı.
"Yani açtığımda benden bir şey istemeyecek ve güncellenmiş olacak?" dedi Belma sorarcasına, inanmakta güçlük çekiyor gibiydi. Hakan gülerek başını salladı.
"Evet merak etme. Şimdi... Nereye gidiyoruz öğretmen hanım?" Yüzünde muzip bir gülümsemeyle ona bakıyordu.
Hakan'a Fizik çalıştıracaktı. Oyunbozan bir şekilde içini çektikten sonra tek kaşını kaldırıp konuştu.
"Bilmiyorum teklif senden gelince mekanı da sen düşünürsün sanmıştım"
Kısa bir an bocalayan Hakan aklına bir fikir gelmişçesine yüzüne çapkın bir ifade yerleşirken "Tamam o zaman, takıl peşime" dedi ve okul kapısına doğru yürümeye koyuldu. Belma adımlarını hızlandırıp onun iki adım önün geçerken sırıtarak "Sen benim peşimden gel madem engin Fizik bilgime bu kadar meraklısın." dedi.
Hakan'ın "Öyle yapıyorum zaten." diye mırıldandığını duysa da çok üzerinde durmadı. Okuldan çıktıktan sonra sola dönüp caddeye çıktılar.
"Nasıl geçti günün?" diye sordu Hakan.
"İdare ederdi, her zamanki gibiydi yani. Öğlen masada yine parti muhabbeti döndü. Sanırım haftaya kadar bunu konuşacağız." dedi gözlerini devirerek Belma ve yüzünü buruşturarak ekledi. "Kimya vardı ayrıca."
"Vay demek ki örnek öğrencimizin de sevmediği bir ders varmış." Hakan alay edercesine sırıtıyordu.
"Aslında örnek öğrenci tanımına uymuyorum çünkü Kimya'dan nefret ederim. Fizik'i sadece anlayabildiğim için üzerine düşüyorum yoksa o da sıkıcı. Coğrafya'dan da cüzamlıymış gibi kaçtığım düşünülürse kesinlikle örnek öğrenci falan değilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Fincan Kahve ve Biraz da Gökkuşağı
FantasíaBelma'nın sakin bir hayatı, memnun olduğu bir düzeni ve henüz oluşturamadığı hayalleri, idealleri var. Düşkün olduğu kitaplardaki gibi ufak müdahale sonucu bu sabitler değişime uğruyor. Yeni komşuları nasıl insanlar? Ya basket takımının kaptanı? Ş...