manana - radio tarifaHayal ile gerçeği karıştırdınız mı hiç? Ya da paranız olduğu halde bir şey çaldınız mı? Hiç kötü hissettiniz mi? Ya da durduğu halde treninizin hareket ettiğini sandınız mı? Belki ben delirdim, belki nedeni altmışlardı, belki de sadece çocukluğu elinden alınmış bir oğlandım.
"Aspirin ve votka."
"Valium verilsin." hemşire elindeki iğneyi sol koluma batırırken kayan gözlerimin kapanmaması için kendimi zorluyordum, midemin anlık bulanması ile boğazıma gelen acı tadı yan tarafıma dönüp çıkarttığımda başımı tekrar sedyeye koydum.
"Acemi intiharcı." dedi hemşirlerden sağ tarafımda duranı.
"Sağ elime bakın," dedim nefeslerimin arasından, terliyordum, "orada kemik yok."
"Baekhyun, eğer elinde kemik olmasaydı aspirini nasıl alabilirdin?"
Oturduğum koltukta daha rahat edebilmek için bağdaş kurduğumda başımı odanın fransız camlarına çevirip bahçede olan anneme baktım, bir elinde kimin olduğunu bilmediğim bir bavul vardı, ne kadar zamandır orada olduğunu bilmediğim taksinin arka kapısını açıp bavulu koyduktan sonra kapıyı geri kapatıp ellerini beline yerleştirdi.
"Annem ne yapıyor?"
"Soruma cevap ver, Baekhyun."
Adımı seslenen doktora döndüğümde burnunun üzerine düşen gözlüğünü düzeltti.
"O sırada kemikler geri gelmişti." Yanımdaki yuvarlak masanın üzerinde duran fransız sigarasından bir dal alıp dudaklarımın arasına götürdüğümde cebimdeki kibriti çıkartıp yaktıktan sonra kutuyu koltuğun üzerine koydum.
"Anlıyorum." dedi, oldukça sakindi ve dakikada sekiz kere burnunun üzerine düşen gözlüğünü düzeltiyordu.
"Anlamıyorsun." sigarayı parmaklarımın arasına alıp derin bir nefes verdim.
"O halde bana açıkla." dediğinde gözlerimi halının desenlerinden çekip ona baktım.
"Neyi açıklayayım? Bir doktora fizik kanunlarının nasıl askıya alındığını mı açıklayayım? Kalkanın nasıl inemediğini mi," gözlerimi sağ tarafımda duran kapıya çevirdim, aralık alandan holde oynayan kızı görebiliyordum, "zamanın ileri ve geri nasıl aktığını ve buna engel olamadığımızı mı?"
"Niçin olamıyorsun?"
Mutfaktaki köpeğin sesi şiddetlendi, sigaramın külü bacağıma döküldü ve kotumu yaktı, başıma saplanan ağrıyla kaşlarımı çatıp doktora baktım. "Ne?"
"Niçin zamanın akmasına engel olamıyorsun?"
Mutfağın aralık kapısından içeriye adımladığımda masanın üzerinde duran bol krem şantili ve üzerinde mavi süs ile yazılmış MUTLU YILLAR CARL yazısına baktım, bugün babamın doğum günüydü.
"Nerede kaldın?" Annemin sesi ile pastayı incelemeyi keserken ona döndüm, üzerinde beyaz, dar ve oldukça kısa bir elbise vardı, elini omzuma yerleştirdi. "Herkes geldi, hadi içeriye geçelim."
Mutfaktan çıkıp salona girdiğimizde karşılaştığım kalabalıkla derin bir nefes verdim, annem omzumdaki elini sıktı, "bunları mı giydin?"
Üzerimdeki kıyafetlere bakıp tekrar ona baktığımda gülümseyerek gelen misafirlere selam verdiğini gördüm, "daha erken haber verseydin değiştirebilirdim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boys//chanbaek
Fanfictiononeshot Hayal ile gerçeği karıştırdınız mı hiç? Ya da paranız olduğu halde bir şey çaldınız mı? Hiç kötü hissettiniz mi? Ya da durduğu halde treninizin hareket ettiğini sandınız mı? Belki ben delirdim, belki nedeni altmışlardı, belki de sadece çocuk...