Eğer mümkün olsa gökteki bütün yıldızları avcuna bırakırım. Bilsem ki,uçsuz bucaksız okyanuslarda bir damlayım, yüreğine bütün okyanusları veririm.Eğer gerçekten,mümkünse dertlerini rüzgara salıp uzaklara estiririm.Mümkünse öfkeni yapraklara asar sonbaharda dökerim.Aşkımı iste,kalbime yazıp öldüğümde senle gömüleyim.
Akşamı son bulan ufuklarda güneş damla damla erirken,hayatta kalan duygularımla iste,sana canımı vereyim.Bu yüzden,seni tahmin edebileceğin kadar değil,tahammül edemeyeceğin kadar çok seviyorum Park Jimin.
Gözlerin kalemin kağıda dokunuşu gibi,senin her bakışında yazılıyor bestelerim.Güzelliğin,sana denk geldiğim o gece gibi uykusuz bırakıyor beni.Günlerdir gözlerime bir gram uyku girmedi,sen aramızda sadece bir tek duvarın olduğu yan odamda uyurken.
Eski sevgilin seni daha çok rahatsız etmeye başladıkça,kalacak yerin olmadığı için kısa bir süreliğine bende kalıyorsun ve ben bu gerçekliği bir türlü hazmedemiyorum.Evime gelip benden yardım istediğinde,asıl yardım alması gereken bendim güzelliğin karşısında.Seni düşünmek yanmakken,seni evimde düşünmek beni kül ediyor.Seni görürüm diye gün boyu oturduğum ve çıkmadığım odamda,yan tarafta uyuduğunu bilmek;küllerimi çok uzaklara savuruyor sanki,nabzım hiçbir şekilde normale inmiyor.
Kapıma geldiğin gün mahcup bir şekilde bana herşeyi anlatırken,parmak uçlarım uyuştuğu içindi sana kapıyı tam açamayışımın nedeni.Ruhuna birkez daha yakın olmaktı,kekeleyerek konuşma sebebim.Geldiğinden beridir,bir kez olsun odana girmememin nedeni,aldığın havanın başka bir nefesle kirlenmemesi içindi.
Tam olarak,48 saat 29 dakikadır evimdesin ve ben adım seslerini sayıyorum günlerle birlikte.Arada mutfağa gidiyorsun ve dolabı açıp bir şeyler atıştırıyorsun.Sabah erkenden uyanıyorsun ve banyoda 21 dakikalık bir duşun ardından yeniden odana gidiyorsun.
Evimde dolaşıyor olma ihtimalin karanlık,ıssız odalarıma baharı getiriyor hatta burdan gideceğin gün dokunduğun her noktada çiçekler açacak gibi hissediyorum.Geldiğin ilk gün odandan çıkmıştın her zaman ki minik adımlarınla.Kapıma gelip önünde durduğunda,kalbim ağzıma gelmişti senle yeniden diyalog kuracak olma ihtimalini düşününce.
Bir süre bekledin,gözlerim kapının altında beliren gölgendeyken."Masaya senin için yemek bıraktım Jungkook.Afiyet olsun ve önemli değil. İyi geceler."
Bu sözü söyleyip gittin ve tuttuğum nefesimi dışarı zar zor verebilmiştim.O an birkez daha anladım;misafirim değildin,ben seni kalbime ilk günden beridir ev sahibi yapmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
la Vie en Rose •pjm&jjk•
FanfictionPenceremin senin pencerene denk gelen mesafesi,hayatıma armağan edilen en güzel olay gibi gelirken,seni daha yakından görebilme şerefine laik olmak bile içimi güzelleştiriyor Park Jimin.