Zemheri

1.7K 127 9
                                    

Gökhan, Fulya'nın zümrüt yeşili gözlerine baktı. 18- 19 yaşlarında olmalıydı.
Hayatının baharında olması gerekirken karşısında bir enkaz duruyordu.

"Eviniz buraya yakın mı?" Fulya gözlerinin içine şaşkınlıkla baktı.

Handan sonunda kendini toplabilmişti. Şimdi yapması gereken Aysima Hanım'ın yanına gidip gerçeği söylemeliydi.
Bir annenin duyguları ile oynamaya hakkı yoktu. Her ne kadar bunu yaşlı kadının iyiliği için yapmış olsa da vicdanı onu su dolu küvetin içinde boğulma tehlikesi geçiriyormuş gibi rahat bırakmıyordu.

Derin bir nefes alıp Aysima Hanım'ın yanına geldi.
Kadının yanında arkası dönük bir adam duruyordu.

"Rahatsız ediyorum ama," diye söze başladığı an arkası dönük olan adam ile göz göze geldi.

"Baba," diye fısıldadı. Onun burada ne işi vardı?

"Şunu daha hızlı sür," diye bağıran Ayla alev alev yanan bir arabanın içinde sıkışıp kalmış gibi hissediyordu.

Kardeşi her geçen dakika kan kaybediyordu.

"Gaye güzelim, beni bırakıp gidemezsin. Ben sana yıllar önce yapmam gereken ablalığı yapacağım. Yıllar önce yaşamamız gereken şeyleri, yıllar sonra yaşayacağız. Lütfen, gitme!" Diye yalvardı.

Zemheri kışın en şiddetli zamanı anlamına gelir.
Her soğuğa bürünür. Ayla'da kendini bu şekilde hissediyordu.
Yaz yerini bir anda zemheriye bırakmıştı sanki.

"Ne?" Diye sordu.

Gökhan sorusunu tekrarladı.

"Eviniz buraya yakın mı?"

Fulya, karşısındaki adamın neden böyle bir soru sorduğunu anlamasa da başını salladı.

"Yukarı sokakta oturuyoruz da siz neden sordunuz?"

Gökhan gülümsedi.

"Güzel hadi gidiyoruz."

"Nereye?"

"Annenin yanına tabi ki."

Sahra, Can ile birlikte oturmuş Komutanlarından iyi haber bekliyordu.
Karnına giren sancı ile derin bir nefes aldı. Doktorunun söylediklerini hatırladı.

"Sahra Hanım düşük yapma tehlikesi var. Hamileliğiniz boyunca stresten uzak durmalısınız. Aksi takdirde bugünkü gibi şanslı olamayabilirsiniz."

Doktorunun söyledikleri kulaklarında  yankılandı.
Dikkatli olmalıydı. Kendisi için değilse bile bebeği için stresten uzak durmalıydı.

"Kızım gelsene."

Handan, Aysima Hanım'ın gözlerinin içine baktı. Sonra babasının gözlerinin içine baktı.

"Aslında Aysima Hanım birkaç dakikalığına kızınızı alabilir miyim?"

Babasının sesindeki imayı fark etmişti.
Aysima Hanım başını "olur," anlamında salladı.

Handan babası ile odadan çıkınca derin bir nefes aldı. Babasını da hayal kırıklığına uğratmıştı.

"Baba."

"Şimdi değil takip et beni."

Babasını takip etti. Babası bahçeye çıktı. Hiç beklemediği anda yüzünde hissettiği yanma hissi ile babasından ilk defa tokat yediğini anladı.

"Neden yaptın?" Diye bağıran yaşlı adam kızına alev püskürdü.

Sonunda hastaneye gelmişlerdi. Ayla arabadan inip bağırmaya başladı.

Vatan SağolsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin