"Hey, Baekhyun! Yanında ne kadar var?"
"B-benim... Gerçekten hiç param-"
Ağzının arasında kürdanı çeviren çocuk yumruğunu kaldırıp tehditkar bir şekilde salladı. "Emin misin? Babanın zengin olduğunu biliyorum, hm?"
"Beni lütfen rahat bırak!" Baekhyun onu itmeye çalışsa da bunu başaramamıştı. Çocuk tam yumruğunu indirecekken biri aralarına girdi.
"Hey, Kris... Geri bas." Kris Baekhyun'un yakasını bırakıp birkaç adım geriye gitti.
"Öğle yemeği paramızı almaya çalışıyordum Yeol."
Chanyeol gözlerini devirerek arkadaşını itti. "Ben ısmarlarım sana. Hadi git, arkandan geleceğim." Kris huzursuz bir şekilde gittiğinde Chanyeol kendini dolaplara yaslamış çocuğa döndü. Adını Baekhyun olarak hatırladığı çocuk boynuna kadar iliklediği gömleğini düzeltti.
"Teşekkür ederim... Chanyeol."
"Ah," Chanyeol gözlerini devirdi. "Bana teşekkür edeceğine babana git ve sana bu kadar para vermemesini söyle. Zengin olduğunu tüm okula gösterirsen başına bu gelir."
"Özür dilerim... Lütfen bunu kabul et." Baekhyun cebinden ne kadar olduğunu göstermediği bir para tomarı çıkardı ve elini Chanyeol'un cebine soktu.
"İstemem." hızlıca cebindeki eli itti. "Ve Tanrı aşkına, şu gömleğini biraz gevşet. Sana bakınca ben boğuluyorum." Chanyeol çocuğa bakmayı keserek hızlıca yemekhaneye indi. Kris, Kyungsoo ve Jongdae her zamanki masalarında oturmuş, etrafa bakıyorlardı. Chanyeol yemeğini alarak masaya geçtiğinde Kyungsoo ellerini abartılı bir şekilde sallıyor ve bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.
"O bankanın çok donanımlı olduğunu söylemeye çalışıyorum sadece!"
"Hadi ama Soo. Senin o sihirli parmakların her türlü güvenlik sistemini yenebilir." Kris ona öpücük attığında Kyungsoo gözlerini devirdi. Jongdae sessizce onları dinliyordu.
"Çocuklar?" Chanyeol yemekhanedeki diğerlerinin duymaması için eğilip fısıldadı. "Neyden bahsediyorsunuz?"
"Param bitti." Kris ceplerini gösterdi ve boş olduğunu belirtmek ister gibi salladı. "O züppe çocuğun parasını almama izin verseydin bunu yapmamız gerekmezdi!"
"Her gün onun parasını alıyorsun zaten. Babası devlete çalışıyor, bir gün yakana fena yapışacak."
"Sorun olmayacaktı. Çocuk korkağın teki, ağzını bile açamazdı."
Deminden beri sessizce onları izleyen Jongdae araya girdi. "Kris tekrar bir banka soymak istiyor." derin bir nefes alıp ellerini masaya vurdu. "Ben artık böyle şeyler yapmak istemiyorum çocuklar. Zamanında çok yaptık ve bu Robin Hood'culuk oyunu beni gerçekten çok yordu. Derslerime kafa yormak istiyorum."
"Aslında..." Chanyeol bir süre etrafa bakındı ve tekrar masaya eğildi. "Ben bu aralar feci sıkılıyorum. Biraz eğlensek fena olmaz."
"Anlamadığınız şey şu," Jongdae etrafını gösterdi. "Daha çok genciz ve bu öğrenilirse hayatımız kararacak. Ben hapislerde çürümek istemiyorum."
"İyi de Kyungsoo ve sen olaya tam olarak dahil olmuyorsunuz zaten." Kris ikna edici bir gülüş attı. "Hatta sen olaylarda genelde yoksun."
"Sanırım sizin için insanları oyalamam ve bilgi toplamam olaya dahil olmak sayılmıyor?"
"En azından yakalanırsak senin başın yanmaz, onu demeye çalışıyorum." Jongdae Chanyeol'a göz devirdi ve yemeğine döndü. Masaya tekrar sessizlik hakim olduğunda Kris Chanyeol'un kulağına eğildi. "Sıradan marketleri değil de daha büyük çaplı bir yerleri soyalım diyorum. Ne dersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chanyeol's Duties || ChanBaek
FanfictionChanyeol gizli numaradan aldığı tüm görevleri yapmak zorundaydı. Bir taraftan da okulun eziği Baekhyun ve ikizi Baekbeom arasında nasıl olduğunu anlamadığı bir fırtınaya tutulmuştu.