4.BÖLÜM: "LEKE"

72 7 0
                                    


     "Oysa bizim bütün güzelliğimiz, yaşadıklarımızla düşündüklerimiz arasındaki acıklı çelişkinin yansımalarından ibaretti."



Bölüm şarkısı: The Gathering - These Good People.

Hayattaki tüm güzel şeyler, kaybetme ve kaybolma korkusuyla beraber çalıyordu kapımı. Ben ise mutluluğun karşısında verilen o bedellerden öyle yorulmuştum ki, artık mutlu olmayı arzulayamıyordum.
Pencereden giren güneş ışığı gözlerime dolmaya başladığında huzursuz uykumdan sıyrıldım ve başımı ovalayarak kenardaki saate baktım. 

06.25. 

Yaklaşık iki saat uyumuştum, ağzımda hala silik şekilde de olsa alkol tadı ve başımda hafiflese de kendini belli eden bir ağrı vardı. Yine de kendimi dinlenmiş hissediyordum ve gözlerimdeki ağrı geçmişti. Yavaşça yataktan kalkıp odanın banyosuna doğru ilerlerken kenardaki boy aynasına gözüm çarpmıştı. Düşündüğümden daha dinç görünüyordum. Yine de bir duş almaya ihtiyacım vardı ve iyiden iyiye uzamaya başlayan sakallarıma şekil vermem gerekiyordu. Fazla oyalanmadan kendimi duşa attım ve birkaç dakikalık ılık bir duş sonrasında kesinlikle daha iyi hissediyordum. Belime kenardaki havluyu alıp sardım ve ufak havluyla da saçlarımı kurulayıp ardından sakallarımı düzelttim. Ortalık hala sessizdi, sanırım Kutup hala uyuyordu. Odadan çıkıp yavaş adımlarla Kutup'un odasına gittim.  Düşündüğüm gibi uyuyordu ve saat 08.42yi gösteriyordu. Yavaşça yaklaştım, tam üstünü örtecekken komodinin üstündeki telefonu titreyerek çalmaya başladı. Annemin evinde yardımcı olarak kalan Meral Hanım arıyordu. Aslında annemin ev işleri için ayarlamıştık onu ama annem evde kalmasına izin vermediği için evin yanındaki müştemilatta kalıyordu. Aynı zamanda gerektiğinde annemin durumuyla ilgili bilgi vermesini istemiştim. Muhtemelen beni aramıştı ama duymamıştım. Hemen telefonu elime alıp susturduktan sonra odadan hızlıca çıkıp telefonu açtım.

"Meral Hanım?" 

"Fırtına Bey? Siz misiniz?"

"Evet, benim. Bir sorun mu var?" Yavaş adımlarla kendi odama geçip kapıyı kapattım ve yatağa oturup telefonuma baktım. Cevapsız arama vardı.

"Sizi aradım ama ulaşamadım. Anneniz pek iyi değil, sanırım sarhoş etrafta bağırıyor. Ne yaptıysam da eve sokamadım. Rica etsem gelebilir misiniz?" İç çektim. Bir durumun içinde annem faktör olarak bulunuyorsa kendimi bu tablodan çıkarmak için elimden geleni yapıyordum genelde. Çünkü benim nefretim ve annemin öfkesi birleştiğinde ortaya çıkan patlama herkese ağır geliyordu.

"Tamam, geliyorum ben hemen. Gelene kadar göz kulak olursanız sevinirim."

"Merak etmeyin, dikkat ediyorum. Bekliyorum sizi." Kapattım. 

Kendime birkaç saniye tanıyıp derin birkaç nefes aldıktan sonra sakince kalkıp telefonu tekrar komodine bırakırken gözlerim son bir kez Kutup'a dokundu, ardından kurumayı beklemeden hızlıca  nemli saçlarımı rastgele tarayıp siyah bir kot pantolon ve üstüne tişört giydim ve siyah deri ceketimi de üstüme geçirerek  evden çıktım. Aslında annemi pek çok kez bir hastaneye yatırmayı düşünmüştüm. Annem duyduğunda ortalığı yıkmış ve bana saldırmaya çalışmıştı ama pek etkisi olmuyordu çünkü alkol bağımlılığı midesine zarar vererek zayıflamasına neden olmuştu. Zaten benim gücüme karşı hiçbir şansı yoktu ama keşke sadece fiziksel olarak istediği kadar vursa ve hırsı da böylece bitse dediğim çok zaman olmuştu. Keşke bir gün esaslı bir sinir krizi geçirip bulduğu ilk bıçağı kalbimin tam ortasına saplasaydı. Ritmini saptırdığı bu kalbimi sessizliğe gömseydi keşke. Yapacağı fiziksel hiçbir şey umurumda olmazdı.

ABLUKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin