**Bölüm 1** Doğu

409 44 227
                                    

 Daniel aylar sonra ilk defa toprağı ayaklarının altında hissetmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 Daniel aylar sonra ilk defa toprağı ayaklarının altında hissetmişti. Yumuşak kumlar kırk metre ilerideki sık bitki örtüsüne kadar ilerliyordu. Gemiyi günler boyu döven dalgalar ise sahili hafifçe okşamakla yetiniyordu. 

 Lucius, Daniel'in sekiz büyük kardeşinden üçüncüsü, Daniel'in yanına usulca yaklaştı. Sağ elini kemerindeki kısa kılıcının kabzasına yerleştirdi. " Bu hissi başka hiçbir yerde bulamazsın " dedi, yüzündeki gülümsemesini bozmadan. İki kardeş derin bir nefes çekti. Buradaki hava daha canlıydı. Daha ferahtı. Daniel'in hayatını değiştirecek her şey bu ilk nefesle başlayacaktı.

 Daniel, Lucius ve adamları, sarmaşıktan ve çimenden neredeyse tanınmaz hale gelen taş patikada ilerliyorlardı. Bir zamanlar görkemli bir goblin şehri olan Arkdiff şimdi sadece bir harabeden ibaretti. Şehir Daha önce kurulan bütün şehirlerden daha büyüktü. Diyardaki tüm insanlar içine sığabilirdi. Ama şimdiyse sadece vahşi hayvanlar ve efsanevi yaratıklar harabelere hüküm sürüyordu. 

 Daniel'in elinde sıkıca tuttuğu pusula, ona gitmesi gereken yeri fısıldıyordu. Gezgin pusula büyücü kulesinin ona küçük bir hediyesiydi. Hayatının yirmi yılını harcamasının karşılığıydı.

" Tam olarak neyi arıyoruz ? " Lucius, gözlerini ağaçlardan ve güneşin yetişemediği karanlık köşelerden ayırmadan sormuştu soruyu. Genç Daniel'in aksine Lucius tecrübeli bir gezgindi. Dünyanın dört yanına yelken açmış, gördükleri yerler mürettebatı arasında efsanelere konu olmuştu. Daniel Pusulasını bir kez daha elinin arasında sıkarak kendini içinde olduğu yeni dünyaya alıştırmaya çalıştı. 

" Ben de tam olarak emin değilim. Ama Kule burada elde edilebilecek bir güç olduğuna inanıyor. Exintis'i diğer devletlerden bir adım öne geçirecek bir şey " 

 Lucius ve ekibi bir saat boyunca dar sokaklardan ve sık ormanların içinden geçtiler. Harabenin bittiği yer ile ormanın başladığı yer hiç belli olmuyordu. Ağaçlar bu devasa şehrin tamamını kaplamış, ufukta görülen yüksek duvarların üzerine bile sarmaşıklarını dolamıştı. Taş zeminin çatlaklarından ıslak toprak ve gür çimenler yol bulmayı başarmıştı. 

  Yolculuğun sonunda bir açıklığa gelmeyi başardılar. Açıklığın zemini taş değil kızıl topraktı. Kısa çimenlerle birlikte çevresindeki tüm geniş ağaçlara ve yıkılmış duvarlara zıt bir görüntü oluşturuyordu. Ortasındaki süslemesiz çeşmeden yükselen su, sadece birkaç santimetre havalanabiliyordu. Bu su belki de yüzyıllardır akıyor, harabenin altında bir labirent gibi dolaşan koridor sisteminde kendi yolunu buluyordu. Lucius'un emri ile keşif ekibi kamp hazırlıklarına başladı. Çadırlar dikildi, yakacak odun parçaları toplandı. Büyük çantalar açılarak içerisindeki kaplar, battaniyeler, seyyar odun işleme masası ve malzemeleri gibi gerekli teçhizatların hepsi çıkarıldı. İki saat içerisinde gece için kurulan kampları neredeyse hazırdı. 

  Ekipten iki kişi kitap okuyan Daniel'in yanına usulca yaklaştı. Bir tanesi " Büyücü, Sen ateş yakmayı bizden iyi bilirsin. Hadi yak da görelim " dedi. 

EjderKral : Ölülerin Sandığı(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin