"Babaaa! Okula kendi başıma gidebilecek yaştayım. Farkında mısın? " dedim ve yeniden ofladım. Babam arabayı çalıştırırken bana cevap verdi. "Öncelikle bu senin farklı bir şehirde gideceğin yeni okulun. Daha sonra gideceğin okulun ortamını uzaktan da olsa ben de görmek istiyorum." "Madem bu kadar endişelisiniz. Bu lanet yere gelmeseydik o zaman baba? Beni bu devlet lisesine yazdırmasaydın ha? Arkadaşlarımdan ayırmasaydın?" sinirle babama yine içimdekileri döktüm. "Avery neden anlamıyorsun beni? Annen ve bende buraya taşınmayı istemiyorduk. Fakat olanları biliyorsun." Sıkıntıyla iç çektim. "Pekala. Herneyse. Beni burada indir lütfen baba. Kalan yolu yürümek istiyorum." Babam birşey demeden arabayı kenara çekerek durdurdu. Çünkü ben ne yapar ne eder bu arabadan inerdim. Kapıyı açtım ve hiçbir şey demeden arabadan indim.
Kulaklıklarımı kulağıma takarak yürümeye başladım. Zaten çok az yol kalmıştı.Yaklaşık beş dakika sonra okula gelebilmiştim. Kulaklıklarımı çıkardım ve okulun içine girdim. Şimdiden bir kaç kişi bana bakmaya başlamıştı. Ah yapmayın ama. Zaten yeni öğrenci olmak zor. Siz de çok iyi destek oluyorsunuz gerçekten (!) derin bir nefes aldım ve sınıfımın önüne geldim. Zaten dün buraya gelmiştim. Dün pazar günüydü ve ben okulumu hangi sınıfta olduğumu vb. öğrenmiştim.
Kapıyı açarak içeri girdim. Dersin başlasına yaklaşık 5 dakika vardı. Yutkundum ve yavaş adımlarla bana uzaylıymışım gibi bakan öğrencilerin arasından geçmeye başladım. En arka sıra boştu. Çantamı koyarak oturdum. Herkes yine bana bakıyordu. Gözlerimi devirdim. Fazla abartıyorlardı. Yeni gelen bir öğrenci gerçekten bu kadar abartılır mı hiç? Elime çantamdan çıkardığım kalemi aldım ve defterime o anki ruh halime göre bir şeyler karalamaya başladım. Sınıfın kapısı gürültüyle açıldı. Karalamayı bırakıp dikkatimi gelen kişiye çevirdim. O gelince tüm sınıfta ani bir sessizlik oluşmuştu. Gelen çocuk oldukça yakışıklıydı. Gözleriyle sınıfı taradı. Gözleri benim oturduğum sırada takıldı. Kaşlarını çatarak bana doğru ilerlemeye başladı. Tam sıramın yanında durduğunda gözlerimi ona diktim. "Kalk." dedi sert bir sesle. Bütün sınıf bizi izliyordu. Tek kaşımı kaldırdım. "Neden?" Çocuk sıkıntıyla bir nefes verdi. "Çünkü burası benim sıram. Buradaki herkes gibi sende bunu bilsen iyi olur." dedi. Fazla konuşmayı sevmiyor gibiydi. Gözlerimle etrafı süzdüm. Herkes oldukça ciddi duruyordu. İstemsiz olarak boğazımdan bir gülme sesi çıktı. Ne yapayım? Ciddi ortamda gülüyorum işte. Alışkanlık. Karşımdaki çocuk iyice sinirlenmişti. "Neye gülüyorsun sen!" diye haykırdı. Bu sefer dayanamayarak bir kahkaha patlattım. "Seni öldürürüm." dedi keskin bir ses tonuyla. Bu sefer alayla güldüm. "Hadi ya. Nasıl olacakmış o?" Çocuk beni bileğimden tutarak ayağa kaldırdı ve sertçe duvara çarptı. Elini boğazıma koydu ve sıkmaya başladı. "Y-y-y-yapma" kesik kesik nefeslerimin arasında zorla konuşabiliyordum. Ellerimi boğazımdaki eline koydum ve çekmeye çalıştım. "Benim ne kadar ciddi olduğumu anlamadın heralde seni sürtük! Eğer bir daha bana karşı çıkarsan..." dedi ve sustu. Boğazımdaki elini çekti. Yere düşerek öksürmeye başladım. Ellerimde istemsiz olarak boğazıma gitmişti. "Bundan daha beter yaparım seni." diye devam ettirdi. Nefesim düzene geldiğinde yandaki sıradan destek alarak kalkmaya çalıştım. Zar zor da olsa kalkabilmiştim. "Y-yemedik sıranı" diye mırıldandım ve yutkunarak çantamı aldım. Bir erkeğin yanı boştu. Hemen oraya yerleştim. Kapı yeniden açıldı.
Bu sefer gelen matematik hocasıydı. Herkes ayağa kalkmıştı. Fakat ben kalkmamıştım. Ve birde en arkadaki demin beni boğma çabalarında olan çocuk. Hocanın gözleri bana kaydı. "Anlaşılan Dean gibi biri daha gelmiş." diye mırıldandı. İsmi Dean'di sanırım. Hoca bana baktı. "Oturun bakalım. Ve sen yeni öğrenci. Gel bakalım buraya yavrum." "Kucağınıza da oturayım isterseniz hocam. Ne o hemen yavrum filan?" dedim ve alayla güldüm. Evet. Hocalarla dalga geçmeyi seviyorum. Huyum kurusun işte. Adam anlamamış olacak ki kaşlarını kaldırdı. "Daha fazla saçmalama da gel tanıt bakalım kendini kızım." dedi. Ayağa kalktım ve tahtanın önüne geçerek konuşmaya başladım. "Merhaba. Ben Avery. Ve bu lanet okula ve sizin gibi lanet insanların yanına babamın işi yüzünden geldim. Umarım bu lanet yerde bulunduğum süre içinde hepinizden nefret etmem gereken haraketler yapmazsınız lanet yaratıklar" dedim ve yapmacık bir şekilde gülümsedim. Bunları söylerken Dean'e bakmıştım. Bu yıl zor geçmezdi umarım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Damn School
Teen Fiction''Lanet olsun Avery neden benden korkmuyorsun?'' ''Neden korkayım?'' ''Çünkü ben psikopatım'' ''Vee??'' ''Ve eğer istersem şuan seni hayatında görebileceğin en kötü biçimde öldürebilirim '' Gözlerim irileşirken Dean soğuk bir kahkaha attı. ''İŞ...