Ahh kolum

88 11 0
                                    

Merhaba . Attığım bölümlere alttaki küçük yıldıza basarak destek çıksanız😻☺️

Judo salonuna doğru ilerlemeye başladık. Ben nasıl kurtulcam bu çocuktan? Anlaşılan iyi bir dayak yiyeceğim. Karşımdaki kız olsa yenerdim de öküz var karşımda öküz.
Acaba lavobaya gitsem diyip kaçsam mı? Olabilir bence.
"Şeyy ben lavobaya gideceğim, sen git ben gelirim."
"Ne mağlum kaçmayacağın?"
"Hahaha yok artık nereye kaçıcam ben?"
"İyi tamam git. Bekliyorum burada."
"Sen git biraz çalış bence."

Ben ne yapıyorum? Benim kemiklerimi kıracak birazdan ben hâlâ meydan okuyorum. Ahh Sarya ahh.

"Ordan bakınca çalışmama gerek var gibi mi duruyor?"
"Neyse ben lavobaya gidiyorum. İyi dersler."
Ne dedim ben ya 'iyi dersler' dedim resmen. Okulun ilk gününe veriyorum.
"Sen gerçekten bu akılla büyük işler başarırsın."
Onu dinlemeden lavobaya doğru gittim gitmesine de lavoba nerdeydi?
Neyse ben çıkışa doğru gideyim hem okulun orman gibi bahçesini keşfe çıkarım hem de dayaktan yırtarım.  kapıdan çıkarken biri bağırdı arkamdan " karşıyak"
Eyvah geliyordu , hemen kaçmam lazım. Kapıyı açıp hızlıca arka bahçeye doğru koştum. Zaten orman gibi bir yer ama o kadar da büyük değildi. En azından beni göremezdi. Koşmaktan yorulduğumda arkama baktım. Görünürde kimse yoktu. Rahat bir nefes verdim. Ormanı gezmek için tam arkamı döndüğümde bir çığlık kopardım. Arkamda kaba şey vardı. Yuhh yani o kadar da koştum , nasıl buldu beni. Birde utanmadan gülüyordu.
"Ne gülüyorsun be?"
"Şu haline?"
"Ne varmış halimde?"
"Domatese benzemişsin."
"Sen kendine bak aynı pat.."
Devamını getiremedim çünkü beni burda bir güzel dövebilirdi. Zaten kimse de yoktu burada. Herkes gerçekten oturup test mi çözüyor?
"Ne dedin sen?"
"Ben mi?"
"Yok dedem."
" He bende ben sanmıştım."
"Ne saçmalıyorsun sen?"
Çocuk bana dedi ya ben gerçekten ne saçmalıyorum.
"Yok bir şey yok."
"Ne oldu seni döveceğimden mi korktun?"
"Sanane ya! Ben seninle boş vakit kaybedeceğime gelip burda güzel vakit geçiririm diye düşündüm."
"O yüzden kaçıyordun?"
" Ben buraya koşarak ne kadar sürede gelinir onu araştırıyordum bir kere."
"Bende yedim."
"Afiyet olsun."
"Ne dedin sen?"
Off çenemi tutamıyorum. Ben laf atmaya o kadar alışığım ki artık ağzım nerde nasıl davranacağını biliyormuş gibi benden bazen bağımsızlaşıyor.
" Şakaaaaaaaa"
"İyi hadi beni dövecektin , döv hadi."
"Burda mı?"
" Okul dışındayız"
"Ama..."
"Ama sen beni dövemezsin."
"Yok döverim ama acıdım şimdi. Bu genç yaşta yatalak olursun. Ben seni en iyisi dövmeyeyim "
"İddia ne olacak?"
"Ne iddiası?"
"Hani ben seni döversem benim yanımda oturacaktın, sen beni döversen Ezgi'yle oturacaktın."
"Hee o mu? Ben senin yerinden kalkayım. Sen yine eski düzenine dön. Ben kafama göre takılırım ya."
"Beni ilgilendirmez. Madem yatalak olurum o zaman sadece el güreşi yapalım."

Yok bu çocuktan kurtuluş yok

"Niye yanında oturmamı istiyorsun?"
Söylediğimle biraz düşündü. Galiba o da neden beni yanına oturtmak istemesinin nedenini bilmiyor diye içimden geçiriyordum ki " seninle dalga geçmek için" ne bekleyebilirdim sanki. İlk gördüğümden beri kaba, ukala şeyin tekiydi.
" Tamam, kabul"
İkimizde bir banka geçtik ve ortada ellerimizin güreşmesi için yer bıraktık. Elini koydu ve elini tutmam için bekledi. Açıkçası korkuyordum güreş niyetiyle elimi kırarsa.
"Hadi daha neyi bekliyorsun?"
"Eşeğin sudan gelmesini?"
"İyi de ben seni daha dövmedim. Eşeği beklemen için benimle görüşmen gerek."
"Beni döveceksin yani?"
"Ne o korktun mu?"
"Yoo sadece sorayım dedim."
"El güreşi yapacağız. Korkma yani sadece elin kırılabilir."
"NE?"
"Duydun işte sadece elin kırılabilir."
"Ben vazgeçtim oynamıyorum."
"Mızıkçılık yapma kızım. Seni kalkar döverim bak."
"Off tamam ya. Ama elimi kırarsan seni polise şikayet ederim."
"İstediğin yere şikayet et. Selamımı da söylersin."

Serseri Mayın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin