Doyoung ShinJi'nin yanından ayrılmış, eve gitmek için otobüse binmişti. Doğru bir şey mi yapıyordu hiç emin değildi. Ancak Ten'e mesaj atmaya karar verdi.
Doyoung :
Selam, ben Doyoung.Ten :
Oh, merahaba Doyoung.
ShinJi numaranı vermişti.
Bunu kabul ettiğin için teşekkürler.Doyoung :
Aslında benim sana teşekkür etmem gerek sanırım.
Yani, bana yardım etmeyi kabul ettiğin için.Ten :
Her neyse.
Nasıl yapıyoruz şimdi?Doyoung :
Bilmiyorum...
Daha önce hiç sevgilim olmadı.
Ama ilk nasıl tanıştığımızı sorarlar sanırım?Ten :
Sen ciddi misin?
Bu zamana kadar hiç sevgilin olmadı ve ilk -sahte- sevgilin ben miyim yani?
Kendimi özel hissettirdi.Doyoung :
Sanırım öylesin.
Her neyse, nasıl tanıştık?Ten :
Hm... Buldum.
ShinJi tanıştırdı! Yalan da söylemiş olmayız yani.Doyoung :
Doğru.
Ne zaman çıkmaya başladık?Ten :
Ben Taeyong'la 2 ay önce ayrıldım.
O zaman seninle de geçen ay çıkmaya başlamış olmamız gerek.
Ya da buldum bugün çıkmaya başlayalım. Yani,geçen ay tanıştık bugün çıkmaya başladık.
Nasıl?Doyoung :
İyi bence.
O zaman bugün sana çıkma teklifi etmiş olayım.
Çıkma teklifi de şöyle olsun ;
Seni ShinJi'nin evine çağırdım, orayı bir güzel hazırlayıp süsledim ve sen gelince teklif ettim!Ten :
Oldu bence.
Sahte sevgili olmak da ne zorlu işmiş be.
Her neyse o Taeyong ve Jaehyun gününü görecek.Doyoung :
Başka bir şey kaldı mı?Ten :
Sanırım kalmadı ama birbirimiz hakkında bir şeyleri bilmeliyiz.
İlk ben başlıyorum.
Adım Chittaphon Leechaiyapornkul.
20 yaşındayım. Tayvanlıyım. Ailemden ayrı Seoul'de tek başıma yaşıyorum. En sevdiğim renk yeşil. En sevdiğim yemek bibimbap. Konservatuvar okuyorum. Sanırım bu kadar?Doyoung :
Peki.
Adım Kim Dongyoung. 20 yaşındayım. Koreliyim. Ailem Busan'da arkadaşlarımla birlikte Seoul'de yaşıyorum. En sevdiğim renk mor. En sevdiğim yemek ramen. Tıp okuyorum. Bir erkek kardeşim var.Ten :
Tamam...
Yarın arkadaşlarımla tanışmaya ne dersin?Doyoung :
Olur. Nereye gelmeliyim?Ten :
Bugünki kafeye.Doyoung :
Bir dakika.
Bugün orada olduğumu nereden biliyorsun?Ten :
Arkanızdaki masada ben vardım çünkü salak.
Shin fotoğrafını atınca da tanıdım herhalde.Doyoung :
Hey! Sevgiline salak diyemezsin.Ten :
Yoo gayet de derim.Doyoung :
Üf tamam be.
Yarın kafeye bizimkileri de getirsem, sen de benim arkadaşlarımla tanışsan olur mu ^_^ ?Ten :
İki işi aradan çıkaralım diyorsun?
Tamam olur.
Bizimkilere söylerim.Doyoung :
Hadi o zaman ben kaçtım yarın görüşürüz.
Ha bu arada saat kaçta?Ten :
Dersim iki de bitiyor uygun mu?Doyoung :
Benim yarın dersim yok.
O yüzden uygun.Ten :
Tamam o zaman.
Yarın saat iki de kafede görüşürüz.Doyoung :
Görüşürüz!Doyoung "görüşürüz" yazdıktan sonra çıkmış ve evlerinin oraya çoktan geldiğini fark etmişti. Hemen durması için düğmeye bastıysa da otobüs durmamış, bir sonraki durakta inmek zorunda kalmıştı.
Şimdi, kendi kendine kızarak evine doğru yürüyordu. Yürürken bir market görüp içeriye girdi ve abur cubur almaya başladı. Şuanki ruh hali karışıktı ve buna en iyi gidecek şey çikolatalardı. Doyoung çikolataları alırken yanına biri gelip durdu. Herhalde çikolata bakıyor, diye düşünerek umursamadı.
Ancak daha sonra yanındakinin kendisine doğru baktığını görünce ona doğru döndü. Ve gördüğü kişi kim miydi? Tabii ki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
truth or dare//dojae
Fanfiction••tamamlandı••☆ Doğruluk mu, cesaret mi oynarken nereden bilebilirdi ki eski hoşlandığı çocuğa mesaj atmasını isteyeceklerini?