Girdap

1.5K 106 4
                                    

Acı insanın hayatının baş köşesine tohumlarını ektiği zaman tükenmişlik sendromuna yakalanmış gibi olurdu insan.
Zira sevdiğin birini kara toprağa vermek acıların en büyüğüydü.

Derler ya ateş düştüğü yeri yakar diye tıpkı dedikleri gibi ateş düştüğü yeri yakıyordu.
Sadece bu acıyı yaşayan bilirdi. Diğerleri birkaç gün ölen kişinin ardından Dünyadaken yaptığı iyilikleri anlatır, daha sonra unutup giderlerdi.

Handan ayakta zor duruyordu. Koluna giren meslektaşlarının bile farkında değildi. Hiçbir tepki vermiyordu.
Sadece gözyaşları nehir misali akıyordu gözlerinden.

Karşıyaka Mezarlığı bugün iki ailenin acısına şahit oluyordu.
Bir tarafta Handan, bir tarafta Emre'nin ailesi.

"Oğlum, beni bırakıp nereye gideceksin kınalı kuzum?" diye feryat eden yaşlı kadın oğlunun gittiğine bir türlü inanmak istemiyordu.

Emre küçük bir çocukken dediği gibi şehadet şerbetini içmişti.
Daha yirmi iki yaşında olan oğlunun bundan sonra evinin kara toprak olacağını inanmak istemiyordu.

"Anam yapma böyle," diyen Emre'nin ağabeyi Hazar her ne kadar yüreği yangın yeri olsa da dışardan soğukkanlı gözüküyordu.

Hazar'da, kardeşi Emre gibi bordo bereli askerdi. Kardeşinin şehadet şerbetini içtiğini öğrenince İzmir'den gelmişti.

"Hazar'ım, ben şimdi nerelere gideyim?" Yaşlı kadın içindeki yangını dışa vurmak tarafındaydı.

Dile kolay besleyip büyüttüğü oğlu şehit olmuştu. Bir daha onu göremeyecekti, sesini duyamayacaktı.

Handan bir günde on yaş daha yaşlanmıştı sanki.
Babasının tabuttan çıkardıkları an dünya ile bağlantıyı yeniden kurmuş gibi harekete geçti.
Kendisini tutan arkadaşlarının elinden kurtulup babasının yanına koştu.

Ayla'da, Yaşar Komutan'da son 12 saattir hiç hareket etmeden Gaye'yi bekliyorlardı.

Gökhan diğer günlere göre bugün daha iyiydi. Diğerlerinin bir anda ortadan kaybolmasına anlam verememişti.

Ali gözlerini açtığında teröristlerin kamp alanında olduğunu görmüştü. Sırtındaki acı dinmişti.

"Kendine gelmişsen demek," diyen terörist, Ali'nin gözlerinin içine tiksindirici bir şekilde bakıyordu.
Ali'de aynı şekilde baktı.

"Heval, Botan Komutan'a haber veresin bu kendine geldi," dedi.

"Tamam heval," diyen terörist yanlarından ayrıldı.

Handan sanki engel olacakmış gibi koşuyordu. Ayağının takılması ile yere düştü. Pantolunu yırtılmış, bacağına batan küçük taşlar canını yaksa da umursamadan ayağa kalktı.

Mezara koyulan babasının yanına gitti. Kefenin içindeki babasına sarıldı.

"Baba özür dilerim. Affet beni!" diye bağırdı.

Babasına öyle bir sarılmıştı ki onu, babasından ayrılamamışlardı.

"Bırakın beni!" diye bağırdı.

"Baba söz veriyorum bir daha hiçbir annenin duyguları ile oynamayacağım. Yeter ki kalk," dedi.

Nefes alıyordu ama nefes almıyor gibiydi.

"Baba," diye bağırdı.

Sesi mezarlıkta yankılandı.

Handan'ın bağırması ile, Hazar karşıya baktı. Genç kadının feryatları yüreğini parçaladı.
Babasını kaybettiğinde kendisi de, bu kadın gibi babasına sarılmıştı.

Vatan SağolsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin