''Seni burada bırakayım. İçeri birlikte girersek şüphe çekeriz.'' Başımı salladım ve Kaya'nın motorundan indim.
''Görüşürüz.'' dedim gülümseyerek.
''Görüşürüz, güzelim. Dikkat et.''
Başımı hızla sallayıp okul çantamı daha sıkı tuttum. O gözden kaybolurken ben de okula yürümeye başladım. Okulun arka sokaklarından birindeydim ve burada öğrenci yoktu. Telefondan Buğra'yı aradım. ''Buğra, soru sorma ve okulun arka tarafına gel.'' Telefonu yüzüne kapatıp okulun arka bahçesine yürüdüm.
Buğra arka bahçeye doğru yürürken beni görmesiyle yanıma doğru hızlı adımlarla gelmeye başladı. Ben okulun dışındaydım ve demir parmaklıklardan atlayıp okula girmem gerekiyordu. ''Tut!'' dedim ve çantamı çıkarıp parmaklıkların diğer tarafındaki Buğra'ya attım.
''Normal yol varken neden buradan geliyorsun? Ayrıca neden telefonlarıma cevap vermiyorsun. Seni merak ettim!''
''Lütfen sus Buğra.'' Ayağımın tekini duvara koyup destek alarak demir parmaklıkların diğer tarafına atladım. Okula pantolonla gelmek işimi kolaylaştırmıştı. Yanına ulaştığımda çantamı aldım. ''Öğrenciler beni gördüğü anda üstüme koşmasınlar diye böyle yaptım. Senle konuşmam gereken bir konu var.''
''Dinliyorum.'' dedi ve kaldırıma oturdu. Çantamı kenara koyup Aytaç'a olan sevgimden bahsetmeye başladım.
''Bu savaş olaylarının ben ve Aytaç'ın kavgasından çıktığını biliyorsun ama nedenini sana hiç anlatmadım.'' Devam etmemi bekleyen bir ifadeyle bana baktığında sözlerime devam ettim. ''Aytaç ve ben eskiden birbirimizin en yakını konumundaydık. Sonra bir şey oldu ve aramız bozuldu. 8. sınıfta büyük bir kavga ettik. Kavganın sebebi ise beni bir konuda yanlış anlamasıydı. Bu okuldan bir kişi daha o kavgaya sebep oldu. Selin. Aytaç'ın yardımcısı.'' Ona kavgayı ve Selin'in yaptıklarını anlattım ama Aytaç'ın, Selin'e olan 'sözde' sevgisinden ya da intihar olayından bahsetmedim. Anonim olayını anlattım. Aytaç'a yıllardır olan sevgimi ve babamla yaşadıklarımı.
Buğra benim en yakınımdı. Ailem olmuştu çoğu zaman. Ve ne kadar belli etmesek de birbirimizin neredeyse her şeyini bilirdik. Yani daha doğrusu ben onun her şeyini bilirdim. Dert anlatan biri olmadığım için çoğu zaman bu olayları anlatmazdım kimseye.
''Kısacası ona aşıksın.'' dediğinde, ''evet'' diye mırıldandım. ''Peki ne yapmayı düşünüyorsun?''
Ona güvendiğim için diğer konuyu açtım. ''Sana başkalıktan ayrılacağım dediğimi hatırlıyor musun? Bunu bütün okula yayan bendim.'' Gözleri şaşkınlıkla büyüdüğünde sırıttım. ''Bu planın birinci aşamasıydı. İkinci aşaması ise insanların bir şeyleri fark etmesini sağlamak olacak.''
''Neyin farkına varacaklar?''
''Neden bizim savaşa onların da katıldığını ya da savaşın başlangıcını...''
Buğra ile bunları konuştuktan sonra insanlara ikinci dedikoduyu yaymaya başladık. Tabi gizlice. O gün yaptığımız ikinci şeyse Beyza -çalışkanların başkanı- ve Yalçın'a -boştakilerin başkanına- her şeyi anlatmaktı. Beyza'nın ve Yalçın'ın bize bir düşmanlığı yoktu. Onlar sadece savaşmak istemeyenleri kontrol altında tutmamıza yardım ediyorlardı. Bu yüzden işler kolay olmuştu.
''Yaaa! Resmen birbirinizi seviyorsunuz!'' diye cıvıldadı Beyza.
''Hayır!'' diye araya girdim. ''Ben seviyorum. O değil. Ayrıca bağırıp durmaz mısın?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günlük [Yarı Texting]
ContoAnonim olan kişi genelde seven kişi olmaz mıydı? Peki ya sevilen kişi ilk mesajı her şeyden habersiz atarsa? 📒📒📒 Kaya'hmak: *fotoğraf* Kaya'hmak: güzel günlük Kaya'hmak: günlüğün içine telefon yazanı da ilk defa görüyorum M: hayır olamaz. Rüya gö...