Övgü'yü Düşünmek

840 49 22
                                    


(Çağan'ın ağzından)


Dünden beri tek yaptığım, yatağımın üzerinde yatarken sağa sola dönerek hep aynı şeyi düşünmek oldu. Dün onunla hiç ilgilenememiştim. Kafamın içinde o kadar cevapsız sorular vardı ki onlarla meşgul olmaktan doğru düzgün konuşamamıştım onunla. Kendim çağırdığım halde yapmıştım bunu.

O ise benim için en sevdiğim kurabiyelerden yapıp getirmişti bana. Benim soğuk tavırlarıma karşın kendisi oldukça sevecendi. Sohbet etmekten ve gülümsemekten geri durmamıştı. Mükemmel biriydi. Hayattaki birçok şeyin en iyisini hak ediyordu. Yaşadığı hiçbir kötü şeyi hak etmemişti ama şansızlık ve hayal kırıklığı hep onu bulmuştu.

Yaşadıklarımız, karakterlerimiz hatta mizah anlayışımıza kadar birbirimizle uyumluyduk. Eğer o erkek olsaydı kesin ben olurdu. Ortak noktamızdan biri de ikimizin de kalbinin kırık olmasıydı. O bunu keşfetmese de sadece ikimiz birbirimizin derdin anlayabilir, sadece ikimiz birbirimizin kalbini onarabilirdik.

Bir an sadece ikimizin birlikte olduğunu düşündüm. Onunla sevgili olduğumuzda yaşayabileceklerimizi... Birlikte çok eğlenceli vakitler geçirebilirdik. Bir dilek feneri yakıp göğe süzülüşünü seyrederken, birbirimize sarılıp ömürlük bir birliktelik dileyebilirdik. Sonsuza kadar onu sevebilirdim. Her anında yanında olabilirdim. Sadece o olabilirdi hayatımda. Tek arkadaşım ve tek sevdiğim kişi. O varken, hiçbir zaman başkasının yokluğunu hissetmiyordum ki ben. O, herkesin boşluğunu doldurur, bana her şeyi unuttururdu. Her şeyi...

Düşündüklerimden utanarak kafamın altındaki yastığı başıma bastırdım. O, benim en iyi arkadaşımdı. Böyle bir hayal kurmak bile yanlıştı. Övgü duysa çok kızardı ve arkadaşlığımızdan şüphe ederdi. Bu düşünceyi kafamdan silmeliydim. Bu, doğru değildi.

Telefonumun çalması ile birlikte yüzüme bastırdığım yastığı sağa doğru fırlatıp beni kimin aradığına baktım. Ekrandaki ''Berrin'' yazısını hiç beklemiyordum. Bu da bana süpriz olmuştu. Benim numaramı bile rehberinden silen, adımı duyunca telefonu yüzüme kapatan biri olarak beni hangi yüzle arıyordu ki ? Yaptıklarından sonra ne söyleyecekti bana? Her şeyi bilinçli yapıp yapmadığını merak ediyordum aslında. Bunun gerçek cevabını öğrenmek için elime geçmiş iyi bir fırsattı.

Soğuk bir ses tonuyla telefonu açtım.

''Alo?'' dedim.

''Çağan... Ben... Berrin.'' dedi.

''Biliyorum, biliyorum. Be sei yaptığın gibi tanımamazlıktan gelmeyeceğim. O yüzden e söyleyeceksen devam et.'' dedim.

''Böyle söyleme.'' dedi sesi titreyerek. ''Yaptıklarımdan çok pişmanım.'' dedi.

''Nerden esti pişman olmak? Çok zaman geçti, aramadın. Ne oldu da buna karar verdin?'' dedim.

''Seni özledim. Özür dilemek için aradım. Bir şansımız hala vardır belki diye.'' dedi.

''Ya sen kendini ne zannediyorsun? Kafana estiği gibi davranamazsın sen bana! Ben, senin canın sıkılınca eğleneceğin, istemediğinde umursamayacağın, bir köşeye fırlatacağın oyuncağın değilim!'' dedim.

''Zaten değilsin. Sen, benim için çok değerlisin.'' dedi.

''Bana masal anlatma! Ben masal dinlemeyi sevmiyorum.'' dedim.

''Masal değil, gerçek. Ben gerçekten seni çok özlediğim için aradım seni!'' dedi.

''Berrin...'' dedim.

''Efendim?'' dedi.

''Ben artık seni unuttum. Sen, benim aklıma bir an olsun gelmiyorsun artık.'' dedim.

Saplantı 2- Farklı YönlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin