"Uaşılmazı istermiş insan. Ben en ulaşılmazı istiyorum. Aşk'ı istiyorum."
--------------
Merhaba New York! Aman ne heycanlı ama (!) Evimdeyim ve şuanda bile burdan sıkıldım. En iyisi dışarı çıkmak. Ve bir starbucks şubesi bulmak. Kapıyı kitleyip çıktım ve yürümeye başladım. Okulumun yerini biliyordum. Gelmeden önce internetten bakmıştım. Onada bakmayı planlıyordum. Zaten yarın başlıyordum.
Starbucks şubesini bulunca kahvemi alıp yürümeye başladım. Kaydolduğum okula doğru yol aldım. Burası bukadar soğuk olmak zorunda mı ki sanki? Dondum. Okul'a doğru yol alırken soğuk hava her bir hücreme işliyordu. Ama rahatlarıyordu aynı zamanda.
Yürürken ağzımdan kaçan oha ya hakim olamadım. Bu kadar taş çocuk olması normal mi? Ama bir tanesi vardı ki. 2-3 kilometreden bile ne kadar taş olduğunu anlayabilirdiniz. Masmavi gözler sarı saçlar. Mükemmel yüz hatları ve o kaslar. Şimdi siz nerden kasları gördün derseniz. Bu çocuk sahada üstsüz basketbol oynuyor.
Önlerinden geçerken beni farketmiş olacak ki bana göz kırptı. NE?! Bİ SN. O. BANA. GÖZ. KIRPTI. Gülümsedim ve cool luğumu bozmadan yürümeye devam ettim. Tabi o sırada ben okula doğru yürüyorum.
Okul burası mı? Cidden mi baba? Ciddi misin? Sarayda eğitim görseydim? Ne dersin? Burası biraz küçük sanki ha?
Tamam. Şimdi müdürün yanına gitmeliyim. Ama nasıl? Birine sorayım. Birini durdurup odanın yerini öğrendim. Forma falan diye korkmuştum ama değilmiş. Serbestmiş anlaşılan. Okulu gezmeye başladım. Her gittiğim okulda bana özel bir yer olurdu. Buradada öyle bir yer olmasını umdum.
En üst kata geldiğimde burası kantindi. Ama kantinin kenarında yukarı doğru çıkan ve kantinin okadar köşesinde ki ordan yukarı çıkanları kantindekilerin göremeyeceği bir tahta merdiven vardı. Merak işte. Çıkacaktım.
Merdivenin önüne gelince son bir kez arkama baktım. Cidden baya uzaktı masalar buraya. Çıktığımda ağzımın "O" şekline gelişini engelleyemedim. Burası küçük bir çatı katı gibiydi. Yerde minderler vardı. Camın yanındaysa Bir armut koltuk. 1 sehpa.
Birine aitti belliydi ama anlaşabilirdik değil mi? İkimizinde olabilir. Ben bu düşüncelerime armut koltukta devam ettim. Okulun bahçesine bakıyordu. Burası mükemmeldi. Ama çok ağır bir sigara kokusu odaya hakimdi.
Birden tıkırtılar gelmeye başladı. Yukarıya çıkanı görünce biran hayal görüyorum sandım. Siyahlara bürünmüş. Siyah dağınık saçlara sahip, kelimenin tam anlamıyla bir badboy. Yada öyle görünüyor bilmiyorum.
"Hadi yeni git işine. Burası benim."
"B-ben sadece gördüm burayı ve-"
"Gördün ve ne? "
"B-be-belki paylaşabiliriz?" tam bir ahmağım.
"Bak yeni ben benim olanı paylaşmam anlıyor musun?"
"Sen benim yeni öğrenci olduğumu nerden biliyorsun?"
"Okulun panosunda resmin var yeni. "
"P-peki ben gideyim ozaman." korkuyla yerimden kalkıp merdivene ulaştığımda o çoktan armut koltuğa geçmişti ve sigarasını yakmıştı. Korkuyor muyum? Evet. Kim oluyor şimdi bu? Tam bir Ego Yığını!