ONE gız?

17 2 0
                                    

Çökmüş bir şekilde durağa doğru yürümeye başladım. Başıma neler gelmişti. Sanki kötü bir kurgunun içindeydim. "Benim imtihanım bu mu Allah'ım?" diye geçirdim içimden.
Durağın önüne geldiğimde üstüme tekrar baktım. Paçaları parçalanmış bir kot pantolon, pamukları çıkmış bir mont, tabanı sökülmüş bir çizme. Aman ne hoş!
Birilerinden yardım almam gerektiğine karar vererek durağa doğru döndüm. Ne param, ne de telefonum vardı.
Durakta elinde kitap okuyan genç bir adamdan başka kimse yoktu. Ne bekliyordum ki? Gecenin bir saati herkesin dışarıda olacağını falan mı?
Mecbur bir şekilde adama doğru yürümeye başladım. "Affedersiniz." diye seslendim. Ancak adam kafasını kaldırmamıştı. Tekrar daha sesli şekilde seslendim: "Affedersiniz!" Adam yine beni duymayınca daha çok yaklaştım ve duraktaki banka oturdum. Tam adamın yanına. İşte tam o an kulağında kulaklık olduğunu fark ettim. Hızla kulağındaki kulaklığı çektiğimi hayal ettim. Ancak öyle bir şey yaparsam bir hayal uğruna geldiğim bu yerden bir daha evime dönemezdim.
Sakince adamı dürttüm.
Adam kafasını bana çevirdiğinde yıllar önce hatırladığıma çok benzer bir çift yeşille karşı karşıyaydım.
Adam önce kaşlarını çattı ve ardından kulaklığının tekini çıkardı.
"Pardon?" Dedi sorarcasına. Ancak sesi çok fazla çıkmıştı. Anlaşılan sinirli birine denk gelmiştim. "Hay şansımı ya!" Diye düşündüm. Bana da böylesi denk gelirdi zaten.
"Şey acaba telefonunuzu kullanabilir miyim? Diye sordum. Sebepsizce adamdan çekinmiştim.
"Hayır." Dedi sert bir sesle.
Far tutulmuş tavşan gibi kalakalmıştım.
"Niyeymiş o be?" Diyerek çirkefleşmiştim bir anda.
"Çünkü trafik lambası, telefon benim ve izin vermiyorum."
"Trafik lambası mı?" Şaşırmıştım. Alt tarafı turuncu kazağım vardı. Ha bi de yırtık mor bir montum. "Hı-hı trafik lambası. Ne o bi sorun mu var?"
"Bi kere turuncu ve mor trafik lambasında yok. Ayrıca gayet de uyumlu renkler. Hem sana ne benim ne  giydiğimden? Of ya! Uğraştığım şeye bak!"
"İlki turuncu ve mor uyumsuz diyen olmadı. İkincisi ne  giydiğinle  ilgilenmiyorum. Üçüncüsü görüşmemek üzere. Hoşça kalma!"

Gelen otobüse doğru ilerlemeye başlayınca ne olduğunu anladım ve "Hiçbir yere gidemezsin fasulye!"

Diye bağırarak ardından koşmaya başladım ve kendimi öne doğru savurdum.

İki dakikaya kalmadan giden otobüsü inceliyorduk. Ve şuanki durumumuz hiç de iç açıcı değildi.

Ben, tanımadığım bir adamın üstünde sereserpe yerdeydim!

Aniden ayaklanarak doğruldum ve "Afedersin. Ben öyle şey olunca-"

"Sen öyle ne olunca baş belası? Ha? Sen öyle ne olunca? Allah'ım çattık ya!"

"En baştan bana telefonunu verseydin bunların hiçbiri olmayacaktı." Dedim kendimi savunarak.

"Peki, al telefonu ne yapacaksan yap ve beni rahat bırak!" Dedi bıkkınlıkla.

Hemen telefonu aldım ve annemin telefon numarasını tuşladım. Telefon 3 kere çaldıktan sonra annemin sesini duydum.

"Buyrun. Kimi aramıştınız?"
"Anne?"
"Dünya! Sen misin evladım?"
"Benim anneciğim. İzmir'deyim. Başıma neler geldi bir bilsen!"

Aileme İzmir'e asıl gelme amacımı anlatmamıştım. Onlar benim buradaki üniversiteleri gezeceğimi sanıyorlardı. Oysaki benim amacım çok farklıydı.

"Kızım, ne oldu? Orada mısın? Dünya?"
"Hah anneciğim buradayım."
"Ne oldu evladım telaşlandırdın beni."
"Keşke endişelenecek bir şey yok diyeb-"

Dıt dıt...
Zızt..

Elimdeki telefona kocaman gözlerle bakmaya başladım. Telefonun şarjı bitmişti ve ben anneme daha içinde bulunduğum durumun bir kelimesini bile söylememiştim.

Kahretsin!

"Heeey!" Diye bağırdım yeşile doğru. Ne yapayım canım? Yemyeşil gözleri olmasaymış onunda.

"Yine ne var?"
"Telefonunun şarjı bitti."
"Ailenle mi konuştun?"
"Şey annemi aradım ama çok fazla konuşma-"
"Eee.. normal tabi. Onca konuşmaya şarj mı dayanır?"
"Bir kere senin telefonunun şarjı en başta yoktu."
"Hı-hı tabi. Evet evet. Kesin inandım şu an!"

Çok sinir olmuştum bu geri zekalıya.
Meşhur sorumu ona da yönelttim.
"Beyinsiz misin, yoksa laf mı anlamıyorsun?"
"Her ikiside."

Bir geri zekalının eline düşmüştüm. Ayrıca evimden 1180 km uzaktaydım.

Allah'ım sen yardım et!

_________________________________

Merhabalar!
Nasılsınız?
Ben çok iyiyim.
Kurgumu çok sevdim istemsizce.
Umarım siz de çok seversiniz.
Herneyse çok konuştum.
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere hoşça kalın!
Allahaısmarladık!

Bi' Küçük Shakespeare Meselesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin